Kitap Tanıtımı |
Küba, sömürgeci zorbalığa ve içinden çıkan yoz diktatörlük heveslilerine neden direnmişti?
Tarihe damgasını vuran bu özgürlük tutkusunun ve direnme azminin adadaki insani, toplumsal, kültürel kökleri nerede gizlidir? Kübalıların Marti, Castro ve Che tutkusu nasıl açıklanabilir?
Kendisini sorunun cevabını bulmaya adayan Kübalı yazar profesör Prof. Rodríguez Rivera, işte bu özgün adalı toplumun kendisini edebiyatta, müzikte ve şiirde kendisini nasıl ifade ettiğini derin bir tarihsel incelemeye tabi tutuyor.
Bu adada her şey biraz eleştirel-politiktir, hatta Katoliklik dahi farklı yaşanır. Kübalıların iç içe geçmiş iki özü vardır: gerçekle alay etmek ve gerçeğe karşı ideallerle meydan okumak.
Denizin Küba kültüründeki rolü olağanüstü önemli bir faktördür. Deniz, adalılar için korkunç boğucu bir dışsal sınır oluşturuyordu. Geceleri önüne bir canavar gibi dikilen devasa karanlık kitlenin arkasında bir şeyler vardı. Bu yakada insanların kendisini keşfetmesini bekleyen bir gizem saklıydı, ama aynı zamanda bu gizem, denizin kendisinin bize esinlendirdiği dehşet duygusu tarafından da korunuyordu. Küba halkı tarihin cilveleri içinde çok sayıda halkın karışımı ile oluşmuştu, beyazlar, Afrikalılar ve Çinliler bu sıcak adada şaşırtıcı bir uyum ve dünyalılık sergilediler. Ünlü ulusal devrimci José Marti boşuna söylememişti: Anayurdum, insanlıktır!
Küba halkı arasında liderler karşısında beslenen asli kural "kendini aptal yerine koydurmama" kuralıdır. Hiçbir lider olma heveslisi, bizzat kendi canını ortaya koyacak cesareti göstermeden, Kübalıları kendini izlemeye çağıramaz.
Yayınevimiz, Küba ile ilgili başlayacağı yeni yayınlara, ülkenin ünlü düşünürü, ozanı ve edebiyat teorisyeni Guillermo Rodríguez Rivera'nın bu ölümsüz eseri ile başlıyor. |