Kitap Tanıtımı |
Dünyadaki emperyalist devletler arasında var olan dengenin bozulmasında ve dünyanın o tarihe kadar göreceği en büyük savaşa giden süreçte baş rolü oynayan devletlerden biri olan Almanya henüz 43 yıllık bir devletti. Savaşan süper güçlerin en genci olan bu devlet, bu kadar kısa süre içinde nasıl bir yol izleyerek lider ülke olmayı başarmıştır? Bu büyük gelişimin ve kalkınmanın ardında hangi etkenler rol oynamıştır? "Birinci Dünya Savaşı Öncesinde Almanya" başlıklı bu çalışma alanının belirlenmesinde bu sorulara aranan yanıtlarla birlikte başka noktalar da önemli bir rol oynamıştır. İnsanlık tarihi göz önünde tutulduğunda yeryüzünün tanık olduğu en geniş kapsamlı iki savaştan ilki öncesinde, savaşa taraf olan ülkelerin izledikleri dış politikalardan başlayarak, Avrupa'aki büyük dönüşümlerin yaşandığı daha önceki dönemlerin, özellikle coğrafi keşiflerin, sanayi devriminin ve büyük Fransız İhtilalinin gerçekleşmesinin doğurduğu sonuçlara kadar bir dizi etkinin dünyayı bu büyük paylaşım savaşına sürüklediği kabul edilmektedir. Zaten şimdiye kadar bu konuları içeren çok sayıda araştırma yapılmış ve bu alandaki boşluk önemli ölçüde doldurulmuştur. Ancak bu tür araştırmalarda, savaşa taraf olan ülkelerin, özellikle sürükleyici rolleri olan büyük devletlerin iç dinamiklerinin bu yolda ne derecede etkili olduğu hakkında doğrudan çalışmalar konusunda bir eksiklik göze çarpmamaktadır. Oysa savaşa giden yolda devlet yöneticilerinin aldığı kararların gerisinde, bu kararların destek bulduğu bir kamuoyunun ve toplumsal yapının bulunması gerekmektedir. Bu düşünceden hareketle Almanya'nın savaşa sürüklenmesinin gerisinde Alman toplumunun çeşitli katmanlarının da rolünün bulunabileceği dikkate alınarak bu yönde bir araştırma hedeflenmiştir.
Araştırmanın konusunun dayandırıldığı ikinci unsur; Alman milliyetçiliğinin yükselişi ve militarize oluşu aşamalarıdır. Almanya'nın İkinci Dünya Savaşında giriştiği büyük maceranın altında nasyonal sosyalizm ideolojisinin yattığı bilinmektedir. Nasyonal sosyalizmin niçin bir başka ülkede değil de doğrudan doğruya Almanya'da ortaya çıktığı ve geliştiği de araştırılması kayda değer konulardan biri olarak değerlendirilmiştir. Aydınlanma ve uygarlık açısından insanlığın ulaştığı noktada bir çok Alman düşünürünün, bilim adamı ve sanatçısının önemli katkılarının olduğu herkesçe kabul edilen bir gerçek olarak ortada dururken, nasıl olur da bu yüce insanları üreten toplum, aynı zamanda dünyanın tanık olduğu en zalim liderlerden birine de yol verebilmiştir? Adolf Hitler İkinci Dünya Savaşının müsebbibi olmakla beraber kitleleri peşinden sürüklediği nasyonal sosyalizm düşüncesinin temelleri mutlaka daha gerilerde aranmalıdır. İncelenen dönem içerisinde bu konuda da ipuçları araştırılmıştır. |