Kitap Tanıtımı |
Büyükşehirin, küçük kenar semtlerinden biriydi Yukarıbağlar. Aşağısı var mıydı, vardı ise nerdeydi, yoktu ise neden orası yukarı ismini almıştı, hiçbir fikrim yoktu. Yollarının çoğu hala çamurdandı. Tek katlı, yığma evlerin yerini yavaş yavaş apartmanlar alsa da, çok kalabalık olmayan, çocukları için oynayacak alanı çok olan bir semtti. Orda yaşayanların çoğu gibi, biz de köyden gelmiştik oraya. Kendini yerli sayanlar ise, sadece daha eski oldukları için öyle sanıyorlardı kendilerini. Yıkık açık hava sinemalarının ve foseptik kokulu, briket duvarlı bahçelerin sahipleri de onlardı kendilerine göre. Ve onlar o tenha, büyük bir köyü andıran büyükşehirin, artık çok kalabalıklaştığını, her önüne gelenin o şehre göç ettiğini iddia ediyorlardı; o zaman yeni olanların bugün iddia ettiği şeyi yani |