Kitap Tanıtımı |
Yürüyordu Baba Erenler refiki ile bir sırr-ı müstakimde ve tefekkür eyliyorlardı birbirlerindeki kendileriyle. Mucize görmeden imana ve de imama gelmişlerdi. Tane tane dizilmişlerdi tesbih gibi ve de serdeki imameyi tesbih ediyorlardı amma bizler onların tesbihini anlayamıyorduk bir türlü. Yola düştüklerinde kadem basmışlardı turaba. Âdemi bir kademdi demleri. Cevelan eder iken aynı anda sücûd ediyorlardı Turabdaki Rabba. Harab düşer iken azamet-i rabb`da, yetişmiş idi o vakit Ebu Turab da imdada. Yezdani bir şiir dökülüvermişti dehan-ı fiir-i Yezdandan. Amma kıpırtısızdı, tevhid idi lebleri. Lakin dürülü ve de bükülü sedası sığmıştı kalplerine Baba Erenler ile Refikinin. Bir acaib seyrana dûçar olmuşlardı. Sedasından seyrana oradan seyr-i ana iktida olmuşlardı. İptidası idi intiha bu iktidanın. Seyr, ana sırdan nüzul etmişti Turabdaki Ebuya erenlere. Ol sebeple Ebuya erenlere, Baba Erenler denildi. Babanın çocuğuydu bu erenler ve babanın sırrıydı, çocuk. |