Kitap Tanıtımı |
Ben kendim olamadığımda aslında hiç kimse de olamadığımı anladığımda değişim, dönüşüm, devrim üçlemesinin en tozlu olanının içinde buldum kendimi. Bol gürültülü, sağanak yağışlı ve de katman katman giden bir karanlık bir aydınlık ikileminin gökkuşağı iklimine dönüşmesi şeklinde tezahür eden devrim yoluna çıkmıştım. Kanlı mıydı değildi, kırmızı bir şeyler vardı muhakkak, ruhumun alev alev yanan maviye de bulanmış dansıydı. Sapasağlam devrimdi evet, desibel şeklinde duyulamayan sağlam bir gürültüyle oluyordu hem de, üstelik içimde oluyordu. Sınırlar nerede başlıyor, nerede bitiyordu? Her şey altüst, her şey belirsizdi. Kendini kontrol merkezi sanan beynim en çok nasıl karışıyorsa o kadar karışıyordu. Ne kadar kontrol edilemiyorsa o kadar kontrol edemiyordu!... Bir uçurumdan bilinmeze atlamak gibi, havada asılı kalmak ile sağlam bir biçimde çarpmak arasında ekranın donmuş olması gibi hallerde geçip giden pek çok an ve kare!... |