Kitap Tanıtımı |
Su çok soğuktu. Küvetin içine baktı, buz doldurulmuştu. Üşüdüğünü fark etti. Küvette yarı baygın
bir şekilde yatıyordu. Başı dışarıda, bedeninin geri kalan kısmı suyun içindeydi. Birkaç dakika
içinde gözlerini açtı, etrafına baktı. Çırılçıplak bir şekilde suyun içinde olduğunu fark etti.
Burası da neresi, diye içinden geçirdi. Benim burada ne işim var?
Bütün bedeni zangır zangır titriyordu. Etrafında kimseler yoktu. Gözünü gezdirdi
küvetin yanında bir cep telefonu, onun yakınında da bir kâğıt vardı. Elini telefona uzattı, aldı.
Sonra kâğıda uzanıp, onu da aldı. Üzerinde 112 yazıyordu. Numarayı çevirdi, karşısındaki bayan,
bezgin bir sesle; Buyurun, Acil Servis. Şey, ben nerede olduğumu bilmiyorum, gözümü açtığımda
kendimi bir küvetin içinde buldum. Bana yardım edin, lütfen!
Cesedi yanan kadının yüzü, tanınmaz haldeydi. Kimlik bilgilerine ulaşmak isteyen cinayet dedektifi
yanmış cesedin başına peruk takıp, makyaj yaparak vesikalık fotoğrafını çekti.
Sonra daha detaylı araştırma yapmak için cesedin yandığı bağ evinden uzaklaştı.
Geride acıklı bir hikâye ve henüz aralanmamış bir sır perdesi kalmıştı |