Kitap Tanıtımı |
BİR DAVA ADAMI
1938 yılının Mart ayı idi. Tabiatın sıcak nefesi bahar kokuyordu. Dağların koynunda bir köy vardı. O köy ki, bulakların suyu kadar saf, dağların ucalığı kadar vakarlı, tabiatın güzelliği kadar rengârenk idi. İsmi Çaylı olduğu gibi, köyün tabiatı da çayların çağıldamasından, tabiatın güzelliğinden yaratılmıştı. Yukarı Çaylı Köyü'nün güzelliği yılın her mevsiminde olduğu gibi bu ayda yine göz okşuyordu. Bütün mevsimlerde olduğu gibi yine çok güzeldi. Tabiat yeşil elbisesini giyinmiş, havalar ısınmış, kuşlar soğuk diyarlardan uçup bu köye sığınıyorlardı. Köyün yaz manzarası ise bambaşkaydı. Ağaçlar çiçeklemiş, her taraf yeşillenmişti. Tabiat, eli kınalı geline benziyor gibiydi. Her açılan seherde bir tabiat gözelliği kokusu, saflık çabası duyulurdu. Samimiyet tüm insanların kanında idi bu köyde. Bu köyün ortamı başkadır. İnsanları saf, düşünceleri masum, bilgileri çiçeklerin kokusu kaderindeydi. Bu köyde bir kişi yaşıyordu. 3 kız evladı vardı. Arzusu, erkek evladının olması idi. Neşet Bey'in duaları kabul oldu ve ailesine bu yaz 25 Mart 1938 tarihinde bir oğul evladı bahşedildi.
Nezmiyye Hicran |