Kitap Tanıtımı |
Bir elma yüzünden mi kovuldu Adem ebediyetten? Yahut onca sonsuzlukta ve bollukta bir elmaya mı itibar etti o sonsuz ruhu? Veya o şeytan bir elma için mi mücadele etti onca zaman? Onun yasağı Havvaydı. Öyle yahut böyle ebedi ruha çürüyen bir ceset giydirilip yollandı sonlu sanılan sonsuza. Ruhumuzun fıtratında var bitişleri hep sürecek sanmamız.
İki beden yine buldu sonlu dünyada en büyük günahını bir tepede, bugün dünya bilmem kaç milyar yıldır, insanda kaç bin yıldır bu dairenin içerisinde dönüp durmakta, bizler ise en büyük günahımızı bir tepede halen beklemekteyiz.
Nar lekesi gibi ruhumuzdan çıkmak bilmemiş aşk, bedeli ne olursa olsun ardından gitmişiz, hiç nefesimiz kesilmemiş, yorulmak bilmemişiz.
O tepede beklediğimiz kadına işte bunca bedeni yıkan ama ruhu okşayan bu güzel sözler, şarkılar, şiirler. Senin, benim, onun en büyük günahı, benim yalan dünyadaki ruhumun cenneti bedenimin cehennemi.
Bir keresinde biri gelmişti ama ruhunu unutmuş. Onun üstünden altı mevsim geçti ardından gün soldu, kış bitti, çiçek açtı uzaktan biri daha göründü; O hem ruhuyla hem bedeniyle hem bedeniyle gelmişti, şiirler ruhunu fazla okşamış olucak ki bedeni ızdırapla yanmaya başladı. Onun bedeni benim kalbimi yaktı, benim kalbime düşen bu kor tepeyi yaktı...
Ruhumuz mavi göğe yükselirken mutluyduk, sanki hep sürecekmiş gibiydi ama bitmişti işte, bütün dünyayı yakmıştık ve heryerin yanışını izliyorduk, bedenlerimiz yanmıştı oracıkta ama hiç acı çekmemiştik.
Birbirimizi ebediyen bırakmamak için karşılaştığımız gibi ölmüştük.
Belkide aşk bu yüzden günahtı, günah olduğu için güzeldi |