Kitap Tanıtımı |
İnsan, çok yönlü düşünebilen bir canlı olma özelliği ile hayvanlardan ayrılır. Düşünme, karmaşık ve çok boyutlu bir olgudur ve pek çok bilimin konusudur. İlk insandan itibaren bütün düşünme faaliyetleri, adı konulmamış da olsa, mantıkî bir sistem dâhilinde ana hatlarıyla uygulanmış ve genelde tutarlılık hedeflenmiştir. Bu sebeple kaide ve sistemi açısından mantık tarihinin insanlık tarihi kadar eski olduğunu söyleyebiliriz. İnsan, düşünürken bazı sonuçlara ulaşır. Bu sonuçlara ulaşmak için farklı akıl yürütme türleri kullanılır. Analojik akıl yürütme de bunlardan bir tanesidir. Analojik akıl yürütme, bir akıl yürütme yöntemi olarak insanoğlunun çokça kullandığı bir çıkarım türüdür. Tarihsel olarak, analojik akıl yürütme, çok çeşitli problem çözme bağlamlarında önemli bir rol oynamıştır. Antik çağlardan beri analojik akıl yürütmenin kullanımı, bilimsel, felsefi ve hukukî çıkarımların önemli bir paydası olmuştur. Ancak mantığı dedüktif mantık olarak gören mantıkçılar, yalnızca zorunlu sonuçların elde edildiği geçerli akıl yürütmelerle ilgilenmektedirler. Dolayısıyla bazı mantıkçılar, endüksiyonu ve analojiyi mantığın konusundan çok bilim felsefesinin, bilgi kuramının, bilimsel yöntem öğretisinin ve metodolojinin konusu olarak değerlendirmektedirler. Her ne kadar analojinin ve endüksiyonun sonuçları olumsal olsa da bilimsel yöntem ve mantık ilmi için önemlidir. Empirik ve mantıksal yöntemlerin birbirlerini dışlayarak değil, birbirlerine dayanarak ilerlemeleri gerektiğini düşündüğümüzden ve ayrıca analojik akıl yürütmeye karşı batıda gösterilen yoğun ilginin ülkemizde karşılık bulamamasından dolayı bu çalışmayı yapmayı uygun gördük. Çalışmamızın Türkçe literatürde önemli bir boşluğu doldurmasını ve bu konuda araştırma yapacaklara yol göstermesini umuyoruz. (Tanıtım Bülteninden) ) |