Kitap Tanıtımı |
Bilirkişilik, yasal deyimle "Ehlivukuf"luk müessesesi HUMK. m.275/286 arasında düzenlenmiştir. HUMK m.275, "Mahkeme çözümü özel ve teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemez." diyerek bilirkişilik müessesesinin görev sınırlarını saptamıştır. Ancak, çağdaş toplumda kişisel ilişkilerin gitgide giriftleşmesi, mahkemelerin çözümle yükümlü oldukları anlaşmazlıkların çok karmaşık ve teknik hususları da içermesi sonucu, uygulamada bilirkişilerin hukuksal konularda da, takdir kesinlikle mahkemenin olmakla birlikte görüşlerini belirtmelerinin mahkemelerce istenmesine yol açmıştır. Bu itibarla, bugün uygulamada, hemen her bilirkişi kurulunda en az bir hukukçunun yer alması vâkıadır. Bu açıdan uzun meslek yaşamımda, mahkemeler tarafından, binlerce dosyada, kâh tek, kâh kurul üyesi sıfatı ile bilirkişi olarak görevlendirilmiş bulunmaktayım. Kurul üyesi olarak görev aldığım dosyalarda da, değerli meslekdaşlarım, kendi alanlarına ilişkin görüşlerini yapılan müzakerelerde belirttikten sonra, raportör sıfatı ile rapor ekser halde tarafımdan kaleme alınmıştır. Gerek re'sen ve gerekse raportör sıfatı ile yazdığım raporlarda, HUMK m. 281/III hükmü göz önüne alınmış, dosyanın, iddia ve savunmanın özeti yapılmış, taraflar arasındaki anlaşmazlık saptanarak inceleme sonucu verilmiştir.
Bu arada, bir hususa da değinmek isterim. HUMK m.278 uyarınca, mahkemelerin "bilirkişi" atadıkları kişiler, bu görevi kabule zorunludurlar. Aksi halde, kendilerine maddenin 3. üncü fıkrası uyarınca cezaî yaptırım uygulanır. O halde, mahkemelerin bilirkişilere takdir ettikleri ücret, aslında ücret değil, mahkemelerin, kamu yararına, kendilerinin bu görevi yapmak üzere sarf edecekleri zamanın tazminatı olarak ödenen bir paradır. Başka deyimle, kamu yararına "istimval" edilen zamanları için bir tazminattır. Bir ücret olmadığı için de, "Vergiye tâbi olmaması gerekir. Keyfiyet böyle iken, çok uzun zaman önce yapılan bir Yasa değişikliği ile, bu tazminat "ücret" olarak mütalâa edilerek vergilendirilmektedir. Büyük bir feragatle hizmet eden bilirkişilere bunun bir haksızlık olduğu ve biran önce düzeltilmesi gerekli olduğu kanısındayım. Hukuk, toplumsal yaşamı ve bu toplumdaki bireyler arası ilişkileri yaptırım altında düzenleyen bilimdir. Bu itibarla, hukuk, çeşitli yasa maddelerine yer alan hükümler değildir. Dünyanın en ayrıntılı yasası dahi, bu bireysel ilişkileri ayrı ayrı öngörüp düzenleyemez. Hukuk, son bir tahlille, mahkemelere intikal eden anlaşmazlıkları çözümleyen mahkeme kararlarıdır.
Yaşayan hukuk budur.
Bu itibarla, bu yaşayan hukuk hakkında bir bilgi vermek amacı ile, kalemimden çıkan bilirkişi raporlarını yıllar itibariyle ayırıma tâbi tutarak, içlerinden ilginç olanlarını, bir araya getirip yayınlamayı uygun buldum. Kitabın, mahkemelere, avukatlara olduğu kadar, bu mesleğe intisab edecek hukuk öğrencilerine de yararlı olabileceği görüşündeyim. Kitabın hazırlanıp yayınlanmasında emeği geçen Filiz Kitabevine ve sahibi Sayın İsmet Oruç'a ve bu raporların yayınlanmasını mümkün kılan bilirkişi meslektaşlarıma teşekkür ederim. (Prof. Dr. Oğuz İMREGÜN) |