Kitap Tanıtımı |
Bir hayâle, bir vehme, bir söze bütün bir ömür feda edilebilir mi? Peki ya karşılık beklemeden duyulan bir sevgiye?
"Çocuğum öldü dün" diye başlıyor Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu... Acaba sevdiğinden başka gözü hiçbir şeyi görmeyen böyle bir kadının neleri göze alabileceğinin bir sınırı var mıdır? Hele bir de bu kişi sevdiğini herkesten daha iyi tanıyorsa... Ve gene bu kadının umursamaz, çapkın, eğlenmeyi seven ama birini sevmek, ona bağlanmak ve en önemlisi birinin kaderinden sorumlu olmak noktasında güdük kalmış bir insanı sevmesi ve onunla birlikte olması ağır bir bedel karşılığı oluyorsa... Peki, böyle bir bedeli ödemeye değer mi?
Bir yanda sayısız gönül macerası olan, ama sevgiyi, bağlılığı yaşama şansı belki de hiç gerçekleşmeyecek bir adam, diğer yanda sevdiği kişi uğruna kendi hayatından bile vazgeçen bir kadın...
Melodrama yaklaşan havasıyla biraz abartılı gibi görünse de, Zweig'ın akıcı ve güçlü anlatımıyla günümüzde artık yaşanmasına pek de ihtimal verilmeyen geçmişte yaşanan aşklara bir ağıttır belki de bu güzel hikâye... |