Kitap Tanıtımı |
Yabanın içinden melez bir kurt olarak yaşama atılan Beyaz Diş’in, vahşilik ile evcilliğin arasında gidip gelen maceralı öyküsüne, eserde onun gözüyle dâhil olunur. Beyaz Diş, beyaz duvarı aşarak yabancı olduğu vahşi doğaya ilk adımını atar ve tecrübelerini kâh acı kâh zafer ile edinir. Ancak bu yalnız yaşantı âdemoğlunun çadırında son bulur. Beyaz Diş’in tabiriyle “insan tanrı”nın hükmüne girer ve kendisine bir yurt edinir. Burada yasalar ve görevler vardır. Henüz adapte olmuşken kıtlık aylarında yaşanan sıkıntılar onu vahşi doğasına dönmeye zorlar ve bir kez daha yalnızlığı tadar. Bir insan kadar aitlik hissine özlem duyan Beyaz Diş, sahibine özlemle koşar. Eski yaşantısında zorluklar olsa da bir yere ait olmanın verdiği güvenle burada kalmanın vazgeçilmez olduğunu kendine dikte eder. Ancak sonraki yaşantısı ona güvenden çok zulüm ve acı verir. Beyaz Diş, kahramanı ile tanışana dek mutsuz ve kederli yaşamına boyun eğer. Ancak ona gerçek bir ev sunacak asıl tanrısı sahip çıkana kadar. Müthiş içgüdüleri ve keskin zekâsı sayesinde sahibi ile sarsılmaz bir bağ kuran Beyaz Diş, bundan sonra bir kurt-köpekten çok yoldaş olmuştur, tanrıya. Sahibine ölümüne sadık olan Beyaz Diş’in adı, artık Kutsal Kurt olmuştur. Dünya, şaşırtıcı bir yerdi. İçinde hayatın kıpırdanışını hissetmek, kaslarının hareketini fark etmek, sonsuz bir mutluluk kaynağıydı. Bu artık Beyaz Diş için sonun başlangıcıydı. Nefretin hâkimiyetindeki eski hayatının sonuydu. Yeni ve anlaşılmaz bir şekilde güzel olan bir hayat yaklaşıyordu. (Tanıtım Bülteninden) ) |