Kitap Tanıtımı |
Hemen belirtelim: elinizdeki roman "yırtıcı" bir aşkı anlatıyor. "Aşk"ı, mutluluk ve evlilik beklentileriyle yaşamak isteyenlere göre bir kitap değil; hiç değil!... Sakin bir hayattan yana olanlar, pembe rüyalarının yıkılmasından korkanlar, okumasınlar..
Eleştirmenlerce bir mit, içtenlikle ve cesurca keleme alınmış bir roman olarak nitlenedirilen Betty Bule, barlarda çalışan bir kadınla bir musluk tamicisinin, yani sıradan insanların, yani anti-kahramanların aşklarını yaşamak ve kaderlerini değiştirmek için verdikleri mücadeleyi anlatır. Kadın çağdaş dünyanın sahteliklerine ve alçaklıklarına karşı öfkesini dizginlemeyen biridir. Hayata karşı çırılçıplaktır, korunmasızdır, hiçbir hesabı yoktur. Erkek, yalnızlık ve nesnelerin anlamsızlığı konusunda deneyimli, isyanını gerçekleştiremediği için kendini için için yiyen bir kuşağa mensuptur. Minyatür bir hayat kurmak için dünyanının ıssız bir köşesine gider. Bir kitap yazar ve unutur. Akşamları bira içerek güneşin batışını seyretmeye razı olur. Bir gün kadın öfkesiyle, dişiliğiyle, sahiciğiyle gelir. Erkeğin öfkesinin de giderek ateşlendiği cehennemin ayrıntılarına doğru uzanan bir yolculuğa beraberce çıkarlar... Farklılıklarına aldırmayanlarla, başlarını eğdirmek isteyenlerle... kavga etmeketen çekinmezler. Giderek bir bok çukuruna dönüşen dünyaya teslim olmazlar. Yaralanırlar. Yaralarlar.
Romanın bir yerinde Erkek: " ´Hayatta birtakım hedeflere saplanmak, kendini zincire vurmaktır.´ ´Mutluluğun var olmadığını, cennetin var olmadığını,kazanılacak ya da kaybedilecek hiçbir şey olmadığını ve hiçbir şeyin özünün değiştirlemeyeceğini´ anlamak gerkir. ´Ve bundan sonra insana sadece ümitsizliğin kaldığına´ inanmak bir kere daha yanılmaktır.
´Çünkü ümitsizlik de bir yanılsamadır, der.
Kaderine razı olmayanların, öfkesini kontrol etmek istmeyenlerin, yüreğinde ateş yannların romanı... |