Kitap Tanıtımı |
Ruhların da insanlar gibi yeryüzünde gezindiği bir devirde, 1916 yılında Seylan´da bir kız çocuğu doğar. Annesinin gözbebeği Lakşmi henüz on altı yaşındayken hiç görmediği ama çok zengin ve iyi bir adam olarak tanıtılan, otuz yedi yaşındaki Ayah´la evlendirilir. Genç kız kocasıyla birlikte yaşayacağı Malezya´ya geldiğinde, kocası Ayah´ın yoksul bir memur olduğunu, üstelik bir sürü borcu bulunduğunu öğrenir.
Annesinden, memleketinden ayrılmanın şokunu henüz atlatamayan Lakşmi için bu büyük bir darbe olur. Ama Lakşmi kolay pes edecek biri değildir. Yaşından ve cüssesinden beklenmeyecekk bir güçle evin bütün idaresini eline alır, borçları öder, hatta para bile biriktirmeye başlar. Arka arkaya altı çocuğu olan Lakşmi´nin huzurlu bir yaşamı vardır artık. Ta ki İkinci Dünya Savaşı sırasında Japonlar Malezya´yı işgal edene kadar... Her türlü zorlukla başa çıkabilen Lakşmi Japonların acımasızlığı karşısında ilk kez çaresiz kalır ve ilk göz ağrısı, güzeller güzeli kızı Mohini´yi Japonların vahşetinden kurtaramaz. Savaş bitip de Japonlar Malezya´yı terk ettiğinde, bu kayıp, Lakşmi´nin ve tüm ailenin hayatında onarılmaz bir yara olarak kalacak, ailenin dört neslini de olumsuz yönde etkileyecektir.
On yedi dile çevrilen ve yayımlandığı tüm ülkelerde büyük ilgi gören Bereket Ana, Güneydoğu Asya ve Güney Pasifik bölgesi 2003 Commonwealth Writers´Prize ödülünün de sahibi. |