Kitap Tanıtımı |
Onda koleksiyoncu, nesneleri kullanılırlıklarından özgürleştirmeye çalışır. Onları işe yaramaz kılmaya gayret eder. Aslında bu modernliğe yönelik bir isyandır. Düzeni bozar. Sistemi işlemez hale getirir. Onun koleksiyoncusunun nesnelerle kurduğu ilişki, aslında tüm Frankfurt Okulunun birey ile toplum arasında kurmaya çalıştığı ilişkinin modelidir. Özneyi, toplumsal kullanılırlıktan özgürleştirmek. Özneyi toplumsalın normla-rından, belirlenimlerinden mümkün oldu-ğunca kurtarmak. Öznenin kullanım değerine saldırır Frankfurt Okulu. Tıpkı koleksiyoncu-nun nesnenin kullanım değerine saldırması gibi. Koleksiyoncu nesneye aurasını iade etmeye çalışır, Frankfurt Okulu da özneye. Okulu kötümserlikle suçlayagelenlerin anla-yamadıkları tam da bu noktadır aslında. Frankfurt Okulu kötümser falan değildir. Onlar modern toplumun kötü bir toplum olduğunu, hatta gelmiş geçmiş en kötü toplum olduğunu söyler. Kuram kötümser değil, kuramın nesnesi kötüdür. Örneğin yapısalcılıkla en büyük farkları da buradadır. Adorno işin adını koymuştur zaten Gramscinin bir sözünden yola çıkarak: Aklın kötümserliği, iradenin iyimserliği. |