Kitap Tanıtımı |
Bediüzzaman, birçok yönüyle farklı kişiliğe sahip bir insandır. Bu özelliği aynı zamanda onu anlamayı zorlaştıran mühim noktalardan birisidir. Onun farklı özelliklerini dikkate almadan onu anlamaya çalışmak da yanlış ve abes olur.
Fıtrî dehası, erken yaşta ortaya koyduğu mükemmel özellikleri, sarsılmaz cesareti, davasındaki eşsiz samimiyeti ve tavizsiz sadakati ayrı ayrı inceleme konusu olabilecek yönleridir.
Bediüzzaman´ın önemli yönlerinden birisi onun bir "Program Adamı" oluşudur. Bu çalışmanın da ortaya çıkmasındaki önemli etkenlerden birisi de bu özelliktir. Kitabın ana hareket noktası ise hayatının ilk yıllarında, 1909 yılında kaleme aldığı gayet kapsamlı ve veciz bir makalesidir.
Bahsettiğimiz makale Dinî Cerîde´nin 23 Mart 1909 tarihli 83´üncü sayısında neşredilen "Dağ Meyvesi Acı da Olsa Devâdır" başlığını taşır. Bu makalesinde Bediüzzaman Osmanlı Devleti´nin ve onun nezdinde tüm İslam dünyasının geri kalmışlıktan nasıl kurtulacağına, yaşadığı sıkıntı ve musibetleri nasıl defedileceğine dair çözüm yolları sunar.
Günümüzden bir asır öncesi yayınlanan bu makale, o günün şartları ne kadar farklı da olsa yaşanan sıkıntı, hastalık ve felaketlerin aslında çok da farklı olmadığını gösterir. Dertler aynı olunca, hiç şüphesiz çözüm yolları da aynı olacaktır. Üstelik tedavi alanı sadece ülkemizle sınırlı değildir. İslam dünyasının ve bütün Müslüman toplumlarının hastalıklarını tedavi edecek bir reçetedir.
Bu makalesinde Bediüzzaman, öncelikle İslam dünyasının geri kalmışlığına son verebilmesi, yeniden ayağa kalkıp çağı yakalayabilmesi ve hattâ medeniyette tüm insanlığa öncülük yapabilmesi için yapılması gerekli işlemleri dokuz maddede teker teker sayar.
Bediüzzaman´ın bir asra yakın ömrü göz önüne alındığında bu makalenin bir diğer önemli özelliği de kendini gösterir. Çünkü Bediüzzaman, şartlar değişse de, dönemler değişse de, tehlike ve tehditler değişse de bu makalesinde ortaya koyduğu çizgiyi ve dava programını tüm hayatı boyunca tavizsiz uygulamıştır.
İşte bu yüzden Bediüzzaman bir "Program Adamı"dır. İşte bu yüzden Bediüzzaman bu makalesi için "Efkârımın programıdır" ifadesini kullanır. Bu program sadece şahsına ve içinde yaşadığı zaman dilimine ve şartlara bağlı bir program değildir. Önce ülkemiz insanına, sonra İslam dünyasına, ardından tüm insanlığa barış ve esenlik getirecek bir programdır.
Yüz senedir bütün tazeliğiyle insanlığın gözü önünde duran "Bediüzzaman´ın Fikrî Programı"nı günümüz fikir dünyamızın tanınmış ve mümtaz simalarından Prof. Dr. İbrahim Canan´nın sunumuyla okuyabilmek ise apayrı bir ayrıcalık olacaktır |