Kitap Tanıtımı |
Baştan çıkarıcı ve kurnaz bir çocuk, ayrıca tescilli bir yalancı olan Baudolino, Piemonte´nin güneyinde bir köyde büyür. O dönemde İmparator Friedrich Barbarossa da orada, Milano ile Pavia arasında bir yerde savaşmaktadır. Daha ilk karşılaşmalarında Baudolino İmparator´un ilgisini çekmeyi başarır ve İmparator onu manevi oğlu ilan eder. Bir bukalemunun renk değiştirmeye yatkınlığı gibi, dilleri duyar duymaz konuşabilme yeteneğine sahip Baudolino hızla gelişir, önce Paris´te önemli hocaların ve sefahatin çifte eğitiminden geçer, ardından da İtalya ve Almanya´da Friedrich´in yanında, güvenilir adamı ve danışmanı olarak dolaşır. Hayal kurmaya ve uydurma hikayeler anlatmaya devam eder, ne var ki hayal ürünü öyküleri sonunda tarihin ta kendisi olacaktır. Baudolino´nun, canavarların ve büyüleyici güzelliklerin toprağı, uzak ve ulaşılmaz Doğu´nun egemeni olduğu söylenen Rahip Johannes´in ağzından yazdığı bir mektup da hayal ürünüdür.
İmparator, Baudolino´nun cesaretlendirilmesiyle Üçüncü Haçlı Seferi´ne çıkar, bu vesileyle Rahip Johannes´e Hıristiyanlığın en kutsal emanetini verecektir.
Baudolino´nun hikayesi, bundan sonra her biri birbirinden heyecanlı serüvenlerle devam eder. Konstantinopolis´in yağmalanması, Friedrich´in esrarengiz ölümü, korku verici olaylar geçidi, oynanan oyunların açığa çıkışı, aşk esintileri, kanlı hesaplaşmalar... Kahkahaların sürekli heyecanla, felsefi ya da tarihi bakışın hayal gücü ve mizahla yarıştığı, tam bir arayış kitabı.
Doğu´ya ve ışığa yapılan bu yolculukta Eco, romanın sihirli anahtarlarını yeniden buluyor ve bir araya getiriyor: bir aşk hikayesi, savaş meydanlarında ve katliamların ortasında yaşanan serüvenler, bugünün siyasi gerilimlerinin ve savaşlarının yansıdığı tarihi bir fresk, mükemmel denilebilecek bir cinayeti konu alan polisiye bir kurgu, bir intikamlar kitabı, son derece eğlenceli bir dilbilim tiyatrosu.
Erken Ortaçağ, karanlık bir dönem olarak gibi kötü bir üne sahiptir. Umberto Eco Baudolino´da bu döneme aydınlık, ışıklı bir elbise giydiriyor. |