Kitap Tanıtımı |
Osmanlı yöneticileri, XVIII. asrın başlarında, askerliğe, bilime ve teknolojiye dair yeniliklere yönelirken, farkında olmadan, hayatın her alanında ve sanatta Batılılaşmaya da kapı aralamışlardır.
Böylece, hem fizik hem estetik bir değişim süreci, aynı zamanda başlamıştır. Bin yıldır içinde yaşanılan kültürden bir başka kültüre geçilmektedir. Ne var ki, sanatın, özellikle edebiyatın akşamdan sabaha değişmesi söz konusu değildir. Bir yaşama üslûbunun ifadesi olarak edebiyat; dünden bugüne, bugünden yarına, duraksız bir yolculuktur.
Öyleyse, Tanzimat'tan sonra ortaya çıkan edebiyat, eğer "yeni" ise, sürecin, muhakkak, daha öncesinin olması lazımdır. Bu durumda; edebiyatla Batılılaşma arasındaki münasebet, sanıldığından daha sıkıdır ve "yenileşme", şimdiye kadar söylenegelenden çok daha erken bir dönemde başlamıştır.
Batılılaşma ve Türk Edebiyatı, bir bakıma, bu düşüncelerin izinin sürülmesinden doğmuştur. Kitapta, Batılılaşmanın ilk somut belirtilerinin görüldüğü XVIII. yüzyıl başlarından yeni bir dünya görüşünün ve edebiyatın ortaya çıktığı XIX. yüzyıl ortalarına kadar geçen yaklaşık 150 yıl; "Uyanış", "Yenileşme", "Batılılaşma" adlarını taşıyan üç ana bölüm hâlinde incelenmektedir.
Batılılaşma ve Türk Edebiyatı;
2008 yılında; Edebiyat Sanat Kültür Araştırmaları Derneği (ESKADER)'nin İnceleme Eseri Ödülü'nü,
2009 yılında; Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA)'nin Üniversite Ders Kitapları Kayda Değer Telif
Eser Ödülü'nü kazanmıştır. |