Kitap Tanıtımı |
Batı, tarih sahnesinde göründüğü Yunan döneminden itibaren, kendi dışındakilere karşı hep olumsuz, düşmanca bir tutum ve algılama içinde oldu. Yunan döneminde Homeros olsun, Heredote olsun uygar toplumları barbar olarak tanımladılar. Roma döneminde de aynıyla sürdürülen bu tavır, Orta Çağ karanlığında kilisenin katkılarıyla zenginleştirildi. Karşı taraf daima düşman, barbar, tehlikeli ve olumsuz olarak algılandı.
Yeni Çağ sonrasında ise Batı, sömürgeci serüveninde elde ettiği güç ve imkanlarla, kendi dışındaki toplumlara karşı eski yargılarını muhafaza etmekle birlikte, bu kez yukarıdan bir tavır alışla; onları vahşi, uygarlıktan uzak, evcilleştirilmeleri gereken yabaniler olarak görme sürecine girmiştir.
Yeni dönemde, Batılı -beyaz- insanın görevi bu uygarlık dışı unsurlara medeniyet götürme olarak görülmüştür. Batı´nın tüm sümürgeci girişim ve uygulamaları bu söylem etrafında haklılaştırılırken, Batıdışı toplumlar, aşağı, yabani, uygarlık dışı olarak tanımlandı. Mademki vahşi ve uygarlık dışıydılar, yok edilmeyi de hak etmişlerdi... |