Kitap Tanıtımı |
İnsanın doğayla olan özel ilişkisi bahçede sergilenir. Bahçe, insanın fiziksel ve zihinsel olarak doğayla nasıl bir ilişki kurduğunu gösterir. Normalde saklı kalan veya unutulan doğa-insan birlikteliği bahçede çarpıcı bir şekilde görünür hale gelir; bir gösteriye, bir sergiye, bir sunuma dönüşür. Aristotelesin ifadesiyle, bu ezelî ilişki bahçede ete kemiğe bürünür. Bahçe, insanın doğayla fiziksel ve zihinsel dayanışmasının sergilendiği yerdir. Bahçe insanlaştırılmış evreni görünür ve anlaşılır kılar; bu görünen, hissedilen ve üzerinde düşünülen bir birlikteliktir.
Jane Austen, bir bahçesi olmadığı zamanlarda neden yazamaz hale gelmişti? Jean-Paul Sartre kendi halinde bir parktan neden ölesiye nefret ediyor, o parkın tetiklediği bulantı duygusuyla tüm yaşamı boyunca nasıl mücadele ediyordu? George Orwellı en güç koşullarda toprağında delice çalışmaya iten neydi? Birkaç bodur, çirkin saksı çiçeği Marcel Prousta ne ifade ediyordu? Ve Voltaire, Bahçemizi ekip biçelim, derken yalnızca felsefi bir alegori mi yapıyordu?
Avustralyanın genç kuşak felsefecilerinden Damon Young bu çalışmasında felsefenin temel konularından olan insan ve doğa ilişkisine değişik bir pencere açıyor, tartışmanın merkezine bahçe kavramını oturtarak bu ezelî ve ebedî ilişkinin dinamiklerini anlamaya çalışıyor.
Felsefe ve edebiyata ilgi duyanlar kadar, dünyaya değişik açılardan bakmayı sevenler için de hoş, cazip bir okuma! |