Kitap Tanıtımı |
"İşbaşı kağıdını imza karşılığı aldım. Almamla birlikte kızılca kıyamet de koptu. Yakın aile çevremiz, annemi ve babamı kışkırtarak, işe gönderilmemem için kırk dereden su getirmeye başladılar. "Biz aşiret içindeyiz, gelinlik kız kapıdan dışarı çıkar mı, kızın evden çıkarsa bir daha hükmedebilir misin?" gibi beylik laflarla babamı ve annemi etkilemeye çalıştılar... O gece işe gidip gitmeyeceğimi karara bağlamadan yattık. Gece boyunca inceden inceye düşündüm. Sonunda, aileden kopmadan bu işin üstesinden gelmenin yolunun annemden geçtigine karar verdim. Annemi sessizce kaldırıp, bu işin kaçırılmaması gereken bir fırsat olduğunu dilim döndügünce ona anlattım. Kadın olmanın ezilmişliğiyle, "kızım sana güveniyorum, yanlış yapmazsın, sen kızıl ordunun içinde dahi baş çıkarırsın" diyerek bana destek olacağını ve babamı ikna edeceğini söyledi. Tabii, ben "kızıl ordu"nun ne manaya geldiğim bilmiyordum. Halk dilinde kötü anlama geliyormuş. Anlamını sonraları öğreneceğim bu sözcüklerin o an için önemli olan yanı; işe gidebileceğim anlamına gelmeleriydi." |