Kitap Tanıtımı |
NİÇİN AYNALIKAVAK YAZILARI?
Kimseler bilmez; görür de bilmez, bilir de görmez: Tozlu Camiinin kıblesinde, Pirinç Pazarı ile Orta Camii arasından geçin kıbleye doğru, Kapalıçarşı ile Soğanpazarına varmadan önce; insanın içini açan, yeşil bahçeli, üç beş ağaçlı, küçük ama şirin mi şirin bir semtimiz vardır; En yaşlı kavakta da paslı bir tabela/levha: Aynalıkavak Çarşısı.
İşte Aynalıkavak Çarşısına, ruhu çarşılarda yaşayan Adapazarının nabzının attığı yer demek biliniz ki mübalağa olmayacaktır.
Elinizdeki bu kitap adını o çarşıdan, o ruhtan, o bakıştan, o hissiyattan alıyor.
Gençliğimin en büyük hayali, Sakarya Ansiklopedisini hazırlamak ve yayımlamaktı. Bu amaç doğrultusunda yirmi yılı aşkın süredir, aralıklarla da olsa çalışıyorum; atalarımızın damlaya damlaya göl olur sözü misâli...
Bu uzun maratonda önüme küçük, sürpriz, sevimli, insanın içini açan istasyonlar çıkıyor; denizlere ulaşan büyük nehirleri besleyen dereler, çaylar, şelaleler misâli.
Bu sürpriz ve sevimli duraklar, bana şirin üç kitap armağan etti: Sakarya Şairleri, Adapazarı Yazıları ve Aynalıkavak Yazıları. Unutmadan; Sakaryadan Yetişenler ve Adapazarından 40 Sûret de yolda...
Bu kitapları bir bakıma ansiklopedinin ana bölümleri/iskeleti olarak da düşünmek mümkün.
Adapazarı Yazıları, 2008-2010 yıllarında iki yılı aşkın bir süre Yeni Sakarya gazetesinde haftalık olarak aynı başlıkla yayımlandı. Bir dostumun diliyle Adapazarı sevdalılarına kızılcık şerbeti serinliği veren bu yazılar ümit ediyorum ki XX.Yüzyıl Adapazarısının gelecek yüzyıllarda da bilinmesine zemin hazırlar.
Bu kitapta tarihten spora, folklordan sinemaya, edebiyattan ticarete, sanayiden sanata kadar, birçok alanda, birçok kişi, grup veya kurumları bulacaksınız. Birçoğu duyduğunuz, hatta görüp de unuttuğunuz kişi veya kurumlar.
Sözü bağlayın düsturu çerçevesinde, bir şehrin hikâyesini gün yüzüne çıkartırken, bu kitabın ortaya çıkışına öyle hikâyeden değil, bilgi, belge, emekleriyle gönülden destek olan ve kocaman teşekkürü hak edenler var: Beni yazıya başlatan Kemal Özdemir, kalemimi terbiye etmek için yıllarını veren rahmetli Selahaddin Şimşek. Demircan Dilek, Hüsnü Gürsel, Erol Girişken, Ekrem Karaberber, Hamdi Özarutan, Semih Saner, Alaaddin Taşçeken, Abdullah Çelik, Altan Balcıoğlu, Atilla Oral, Doç. Dr. Enis Şahin, Aydın Duran, Zeki - Arda Aydıntepe, Mücahit Kofoğlu, kapak fotoğrafı için Nevzat Yıldırıma, Değişim Yayınları sahibi İsmail Aydına, değerli takdim yazısı için kardeşim Cihat Zafere Bana daima sabreden eşim Gülseren Hanıma, düzeltiyi yapan kızım Ayşenur Gülsüme... Kapağı yapan Aydın Y. Durana Söz konusu yazıların kitaplaşmasına katkıları nedeniyle Sakarya Valiliğine, Sn. Vali Mustafa Büyüke, Sakarya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüne, İl Müdürü değerli edebiyat ve bilim adamı Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Yorulmaza ve kitaba emeği geçen herkese ayrı ayrı teşekkürü borç bilirim.
Sıla-yı Rahim yani akrabayı ziyaret, kültürümüzde önemli vecibe ve geleneklerimizdendir. Ben şehir yazılarımı sıla-yı rahim duygu ve düşüncesiyle kaleme almaya çalıştım. Umarım Aynalıkavak Yazılarının, Adapazarının tanınmasına, bilinmesine, sevilmesine karınca kararınca katkısı olur.
Fahri Tuna
Beşköprü, 20 Şubat 2011
Fahri TUNA
1959 Sakarya Kaynarca doğumlu. Sakarya Mühendislik Fakültesi Endüstri Mühendisliğini bitirdi (1982). 1985-2000 yıllarında Adapazarı Belediyesinde farklı birimlerde çalıştı. Adapazarı Büyükşehir Belediyesinde Kültür Müdürü (2000-2003) ve Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanı (2004-2009) görevlerinin ardından emekli oldu. 2009 yılından bu yana 9 ili kapsayan Güneydoğu Anadolu Birliğinde Danışman olarak görev yapmaktadır.
Portreleri ve araştırma çalışmalarıyla tanınan Tunanın yazıları Türk Edebiyatı, Dergâh, Yedi İklim, İzlenim, Çalı, Vitrin, Ada, Irmak, Ihlamur, Abbara gibi dergilerde yayımlandı. 50nin üzerinde kitabın editörlüğünü üstlendi, birçok ulusal ve uluslararası etkinliklerin düzenleme kurullarında yer aldı. Kurucularından olduğu ve 120 aydır yayımlanan Irmak Dergisinin Genel Yayın Yönetmenliğini yürütmektedir. Sakarya Ansiklopedisi üzerine yoğunlaşan Tuna, fotoğraf sanatıyla da yakından ilgileniyor.
Yayımlanmış kitapları: Bir Şampiyonluğun Öyküsü (1987), İz Bırakanlar (1988), Yanlış Hata (1991), Sakarya Şairleri (2000/2010, 7 baskı), Adapazarı Yazıları (2007), Akşamın Aydınlığında Portreler (2010), Aynalıkavak Yazıları (2011).
İSTASYONDA ÇINARLAR VE KARGALAR OLMADAN
Zaman nasıl da çabuk geçiyor. Sanki tarih denen şeyin farkına varmamız için böyledir. Koskoca Mısır uygarlığı için de bu böyle, Yunan tarihi için de Bir de bizden örnek verelim. 600 yıl dediğimiz şey, toplam 36 padişahtan ibaret değil mi? İnsan, tarihi sayılara vurduğu zaman, kuru bir şey geçiyor eline hep.
Oysa kral da olsalar, padişah da olsalar, insanların her bir günü kıymetli ve bir daha ele geçmez değil mi? 36 padişah içinde 36 günden az tahtta kalan da var, 36 yıl hüküm süren de Kanuninin sadece 1 günü bile başlı başına upuzun bir tarih sayılmaz mı? Genç Osmanın kahrı, Cem Sultanın sürgünde tek günü kısa mıdır?
Kentler için de böyle değil mi? Kentlerin saati de mimariyle işliyor, oralarda yaşayan insanlarla ve kültürlerle işliyor, ilklerle, ilginç olaylarla işliyor Böyle böyle insan ve mekân, zamanla kentlerin yüz çizgilerini oluşturuyor. Süleymaniye kadar Sinandır İstanbulun alnına vuran, Yahya Kemaldir, Divan şiiridir, hatta kemani Tatyos Efendi müziğidir, ta Endülüsten sefer etmiş Sefarad seslerdir. Canım İstanbul siluetinin ışığı bunlardır. Adapazarı da her kente nasip olmayacak zenginliklere sahiptir. Bilmek gerekir. Beşköprüsüz Adapazarı olur mu, Çark Suyu akmadan, Sait Faiksiz, vagon yapılan pavlikasız, ırmak taşmadan, Islama Köftesiz, Hanaltını görmeden, Meserret Otelsiz, Sapanca mavilenmeden, Geyve Boğazından Kuvayi Milliye geçmeden, Kambur Kerimsiz, Ali Fuat Paşasız, Arifiyesiz, Çark Mesiresiz, İstasyon Caddesinde çınarlar ve kargalar olmadan, Kerim Korcansız, Faik Baysalsız, Sarduvansız Adapazarı olur mu?
Biz yeni yazmaya başlamış bir avuç arkadaş dünyayı kendi istediğimiz gib |