Kitap Tanıtımı |
Cumhuriyet dönemi boyunca defalarca kıyıma uğrayan inançları ve kültürleri yok sayılan Alevi Bektaşi kitlesi tarihsel olarak muhalif ve isyancı bir öz taşımasına karşın bu dönem boyunca herhangi bir isyan girişiminde bulunmadı. 1938 Dersim kalkışmasını başka bağlamda düşünmek gerek. Çorum, Maraş gibi kitlesel katliamlar ve 12 Eylül faşist rejiminin yoğun baskısı bile bu kitleyi harekete geçirmedi. Ancak 90 sonrasında siyasal İslam'ın yükselişi ve bunun önüne geçmek için devlet içindeki derin örgütlenmelerin gerçekleştirdiği provokasyonlar en çok Alevi Bektaşi kitlesini tedirgin etti. Devletin manipülasyonları ve islamcı güçlerin saldırgan tutumları laik anti-laik kutuplaşmasının önünü açtı. Sözcüğün gerçek anlamıyla laiklikten çok uzak olan rejim sözünü ettiğimiz tedirginliğin sonucu olarak Alevi kitlesi için savunulması gereken bir mevzi haline geldi. Cumhuriyet rejiminin yüzeysel laikliği bile baskı altında ve kendini ifade olanakları sınırlanmış olan bir inancın mensupları için kazanılmış bir mevziiydi. Bazı çevrelerin anlamamakta ısrar ettikleri Alevilerin CHP'ye oy vermesindeki temel neden bu kaygıdır.
Bu tutum yüzyıllardır süregelen inkarcı baskıcı egemen sünni ideoloji ile onu devletin resmi inancı haline getirme amacındaki siyasete ve hükümete karşı bir tepki ve bir bilinçtir. |