Kitap Tanıtımı |
`Hoşgörüyü, yani sonuçta laikliği düşünmek için, toplumu oluşturan inançlardan her birinin, meşrulaştırmanın üzerine oturmuş olduğu biricik, temel direk olmadığını kabul etmesi gerekiyor. Dolayısıyla her birinin, bir şekilde, ortak siyasal alanı ve ortak toplumsal alanı oluşturan kubbede bir taş olmayı kabul etmesi gerekir. Ama işte tam da bu taşlardan her birinin kendi ağırlığı olduğundan, tüm ağırlığıyla, kanaat ağırlığıyla, inanç ağırlığıyla, coşkun gücünün ağırlarıyla ağır basan ayrı ayrı taşlar olduğundan; yani bütün bu kanaat ve coşkun güç ağırlıkları var olduğundandır ki, toplumun kubbesi sağlamlığını sürdürebilecektir.
Yani tuhaf bir şekilde, bir çoğulluk, ama coşkun inanç çoğulluğu olduğu içindir ki, toplumsal birlik zemini mümkün bir zemin haline gelmektedir. Dolayısıyla bizler, ne her türlü çoğulluğun, çeşitliliğin reddedildiği homojen bir zemin muhkümuz, ne de içinde hiçbir homojenliğin, hiçbir ortak tartışma alanının olmadığı bir çoğulluk zeminine mahkümuz. Tersine, çoğulluk ve birlik karşılıklı olarak birbirlerini güçlendirirler ve birbirlerine ihtiyaçları vardır.``
Olivier Abel |