Kitap Tanıtımı |
Uluslararası göç hareketleri son altmış-yetmiş yıldır tüm dünyayı etkileyecek biçimde, birçok farklı etkene dayanan, sosyal açıdan yüz milyonlarca insanı ilgilendiren bir konu olmaya devam etmektedir. Bu konu kimi zaman devlet eliyle kimi zaman da sivil toplum örgütleri tarafından ve özellikle de sosyal bilimciler tarafından ele alınmış, kuramsal açıdan değerlendirilmiş ve ilgili devlet ya da toplumun gelecek ile alâkalı beklentilerine hizmet edecek biçimde çözümler getirilmiştir. Bu sebeple, bu çalışma içerisinde ilk bölümde özellikle İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra hızla gelişen uluslararası göçü, sosyal bilimlerin çeşitli disiplinleri tarafından hangi açılardan ele alındığı incelenmeye çalışılmıştır. Nüfus ve benzeri sosyal bilimler ile ilgili yasalar fizik yasaları gibi kesinlik taşımasalar da kuramsal anlamda sosyal bilimler'de göçü kuramlar temelinden inceleyen birçok araştırmacı olmuştur.
Bu çalışmada, göç olgusu, en genel ifade ile soğuk savaş sonrasından günümüze kadar gerçekleşen Makedonya, Bulgaristan ve Türkiye kökenli toplulukların ulusaşırı göçü olarak ele alınmıştır, ikinci Dünya Savaşı sonrasında Batı Avrupa gibi homojen bir demografik yapıya ulaşamamış, kısmen komünizm etkisinde ve/veya çok etnikli yapıya sahip ya da dağılmış bir büyük devletin mirası üzerine kurulmuş Doğu Avrupalı üç ülkenin göç hareketleri olarak değerlendirilmiştir. Tarih ve etnisite bağlamında reel kök ilişkileri
sonra hızlanan göç hareketlerinin Balkanlar'da değişen dengeler üzerinde hassas bir işleve sahip olması gerçeği de yatmaktadır.w |