Kitap Tanıtımı |
Hüseyin Peker çok yetenekli bir arkadaş, büyük gelişme gösterecek sanıyorum; ummayacağımız kadar büyük gelişmelere açık bir şair. Bir yerde şiirin gizini farketmiş, bırakmıyor. Cemal Süreya, Yeni Dergi, 1970 Ateşin Zilleri, Hüseyin Pekerin 1997 yılı Arkadaş Z. Özger şiir ödüllü İnsan Arkadaşınındır; 2000 yılı Ceyhun Atuf Kansu şiir ödüllü Yer Bezinden Bir Köle ve 2001 yılı Orhon Murat Arıburnu ödüllü Ses Salkımlarının yanı sıra yayımlanmamış yapıtı Bıçakçıyı da içeriyor. En büyük suçu ben işledim: doğdum aranızda Bir Hüseyin Peker masalı işte: İnme yarışından Su şehrine benzeyen bir insan: Yüzü bakır rengi
Tadımlık
CAĞALOĞLU
Çok uzaktayım sizlerden
O ünlü yokuşun gençliğinden
Her gün boya ve matbaa kokusu
İki bira içip ozan dedikodusu
Çok uzaktayım sizlerden
Mizanpaj, başlık, kadraj
Her kitapta yalan basılıyor önce
Senetler çözülüp düğümleniyor
Yazarların önünde
Çok uzaktayım sizlerden
Şunun bunun dostu, arkadaşı değilim
Tanıdık bir ozandan gelmiyor mektup
Adresime bir boşluk koymalıyım
Her gün okunanlardan olmasın şu şiir
Çok uzaktayım
Hiç bir armağana aday bile değilim
Renkli bir sayfada aramayın beni
Bir derginin sayfasında ölgün
Solmuş bir kelebeğin resmi
Şiirler bir gün uçacak
Kanatlarında bir yığın ozan çırpınacak
O ünlü yokuşun taşlarına
Yazarların ismi bir bir yazılacak
KİTABI OLMAYAN
Kitapsız bir şair olarak kalacağım
Adımı, sanımı duymayacak bir sonrakiler
Bir desen, bir çizgi gibi solacağım
Gül bahçelerinde, ozan sofralarında
Ya da zengin dulların gözlük arkalarında
Adım geçmeyecek benim
Sözlüklerde, antolojilerde P harfinde bir eksik olacak hep
Takılmayacak hiç bir jüri üyesinin
Okumaktan yorulmuş terli gözlerine benim adım
Yazlıklarında okunup anlaşılmadan duran bir yığın kitabın
Arasında ben olmayacağım
Hiç bir yayınevinin ikinci baskılarında geçmeyecek şanım
Kitapsız bir şair
Rastgele bir sayfa
Bir dergide solgun menekşeler arasında
Ya da yakılmayı bekleyen defterler
İçinde kalmış düşündüklerim
Hiç kalp kırmadan bu güne varmışım
Bir karanfil yaprağı inceliğinde
Sudan ürkecek kadar sessiz benim ozanlığım
./..
Siz birleştirin sayfalarımı
Bir bir dergilerden koparıp tutuşturun onları
Ozan dostlar, uçarı arkadaşlar
Siz birleştirin sayfalarımı
Kapağına adımı çizin, siyah bir kalemle
Sonra ufalayın bütün kelimeleri
Bir kitabım olsun elinizde
Tutkalla yapıştırın sayfaları
Desenlerini siz çizin
Yaldızla dolsun hepsi
Siz birleştirin sayfalarımı
Dergilerin bazı sayılarındaki adımı
İlk sayfaya bağışlayın
Bir gül bahçesi olsun gönlünüzün için
CUMARTESİ ÇOCUĞU
Ben
Kül rengi bir yokuşu inmek üzereyim
Söz alarak geçecek günlerden
Çarpa çarpa azalacak bulanık yüreğimden
Önce
Bir zeybek olarak açıldı top bıçağım
Kesti ağaçta sabah vurmuş bir dilimi
Kaval diyelim bu olgun oduna
Söyledi ısınmış ve titrek kelimeleri
Ben
Hiç alışmamıştım şehirlere
Bir şey anlamıyordum zaten
Üç insan kendisi öldü, kavalımda rastladığı sesten
Üç insan, üç arkadaş
Kan tuttu beni
İşte gök kaplaması bahçeler
Ufacık evlere çöken sabah
İşte yapyalnız sis
Bir martıyı uğurlayan, kırgın ayaklarından
./..
Her gün
Bu türküyü söylüyorum
Sevgi kalmadı diye
Sevgi kalmadı
Bir daha söylüyorum
Beni gök elçisi sanacaklar
Betisiz sanat yaptığım için
Edebiyat adına gülünç kuşatmalar
Güneşli alanlar yarattığım için
Önce kolaylık köprüleri olarak
Efeydim, tüfeğimi bıyığıma astım
Vurduğum hımbıl bıldırcın
Beni tok tutan bir anıdır ancak
Efeydim, bu bütün şehirlerde yoktu
Yürek gösterilerime dadanan
Bir çift kızı dilime astım
Bir çift kız, bir çift arkadaş
Kan tuttu beni
Dünyaya şafak gibi dadanan
Beyaz papatya alanları vardır
Şen sarı göğüsleriyle kararsız sallanır
Akşamı ateşe verirler araştırma kürsüsünden
Sarfeder rüzgâr, sevdiği sözcüsünü
Dilsiz toprak, tatil vermez doğanın dökülüşüne
Gök korsanları, indirirken şık görüntüsünü
İpek ceviziyle pençeleşir ördek sürüleri
Cam suyuna inerler, tansık güzelliğini görmeye ömrün
Her gün
Bir başka türküyü söylüyorum
Gençliğim diyorum
Bir başka türkü
Onu durmadan öldürüyorum
Doğanın incelmiş siperlerinde
Önce berduştum, yürümek zor olmasın diye
Çelebi kaplanla, kuşçu panterle birlikte
Sonra arkadaşlarım
Süs çalısı ve badem bahçesiyle
Çizdik acının ilk modelini
Biz köprü sanatçıları
Bir gün vapurda, öteki gün dumanındaydık
Bir gün kelebek albümü, öteki gün ustaydık
Çizdik son şekliyle hayatı
Ben
Kül rengi bir yokuşu inmek üzereyim
Denize, ordan başka ülkelere göçmek üzereyim
Denizde boğuluyor atların bel kemiği
Bir at kemiği, bir arkadaş
Kan tuttu beni |