Ateşin ve Sürgünün Gölgesinde Kentsel Dönüşüm
ISBN 9786059020183
Yayınevi Nota Bene Yayınları
Yazarlar Gülşen İşeri (author)
Kitap Tanıtımı Gazeteci Gülşen İşeri kentsel dönüşümün asıl mağdurlarının izini sürmeye devam ediyor. İlk kitabı Metropol Sürgünlerinde kentsel dönüşümle yıkılmış ve yıkılmakta olan mahallelerin izini süren İşeri, ikinci kitabı Ateşin ve Sürgünün Gölgesinde-Kentsel Dönüşüm kitabında aynasını yine yoksul mahallelere tutuyor. Yazar, İstanbul, Ankara, İzmir, Diyarbakır, Van, Nusaybin ve Antakya illerinde yaptığı araştırma ve saha çalışmasında pek çok mahalle gezdi Türkiyenin dört bir yanında, Kentsel Dönüşümün olduğu ana mekanların neredeyse tümünün öyküleri, birinci derece tanık ve aktörlerini de içererek, Gülşen İşerinin kitabında yer alıyor. Farklı illerdeki mahallelerde yaşanılan kentsel dönüşüm uygulamaları masaya yatırılıyor. Gülşen İşeri tek tek hepsini dolaşarak, farklı farklı belediyelerin uygulamalarına da ışık tutuyor. Sonuçta görülüyor ki, uygulama kentsel dönüşümün mimarı ve motor gücü olan AKP ile sınırlı değil, CHP ve BDP dahil tüm partiler kentsel dönüşüm uygulamalarına başvuruyor. Gülşen İşeri, eleştirel kalemini sadece AKPye değil, tüm diğer partilere de yöneltiyor. Kentsel Dönüşümün tetiklediği isyanı, Geziyi de unutmayan İşeri, Gezide yaşamını yitirenlerin ailelerine de tutuyor aynasını; Ethem Sarısülük, Abdullah Cömert, Ahmet Atakan, Ali İsmail Korkmaz, Mehmet Ayvalıtaş, Medeni Yıldırım, Hasan Ferit Gedik, Berkin Elvan Kentin Kırık Aynasına yansıyanlarla çoğalıyor... Sırrı Süreyya Önder, Melda Onur, Anti-Kapitalist Müslümanlar, Ercan Kesal, Nejat İşler, Can Atalay, Kawa Nemir, Ali Kılıç gibi isimlerle de röportajların yer aldığı kitap, Enver Ayseverin önsözüyle başlıyor. Bu kitap kentin asıl sahipleri, yoksulları, hiç unutulmasın diye yazıldı! Kentsel Dönüşüm Projesi yaşam alanı yaratacak özelliklerden yoksun ve kentin bütünüyle uyumsuz yapı toplulukları kurup insanları yerleşmeye davet ederken, insanların da birer proje olmadığı gerçeğini tamamen göz ardı ediyor. Çoğunluğu göçle gelip, yeniden bir hayat inşa ettikleri mahallelerden şimdi sürgün edilen insanlar, yıllarca kim bilir ne sağlam dostluklar kurdular, dayanıştılar... Kim bilir hangi komşuluklarda kaç kahvenin telvesinde umut aradılar, kaç bebeği birlikte karşılayıp kaç sevgilinin üstüne birlikte toprak attılar; borçlu kaldılar, alacaklı oldular, isyan ettiler. Şimdi kendilerine işaret edilen köksüz bir arsanın ruhsuz bir binasına hangi anıları taşıyacaklar, nasıl? Proje nasıl yapı inşa ederken bir arada yaşamanın gereklerini bilmiyorsa, bir kez daha göçe zorlanan insanların birbirine hem çok benzeyen hem de biricik olan hikayelerini de bilmiyor; duymak istemiyor. Gülşen İşeri, içten bir sesle o hikayeleri anlatıyor bizlere. Yakıcı, içimize işleyen...