Kitap Tanıtımı |
Sen aşkı kapının önünden çalınan ayakkabıların gibi yaşarsın.
Bir oyun olduğuna inanamayacak kadar yetişkin yaşıyorsun ya, aklına bir türlü tavır koyamazsın. Unutmadığın (unutamadığın) için kendine, aşkı bilmiyor diye sevgiliye büyütürsün öfke niyetine hayal kırıklıklarını... Hiç uyanmadığın bir uyku gibi geçerken günlerin, rüyaları yavaş yavaş unutur, uykuyu sadece kabuslarından (kabuslardan) ibaret sanırsın. Oysa gerçek değildir ne her kabus, ne her acı, her aşk (ne her aşk) içinden geçip uyandığın. Konuşamayacak kadar yoğun yaşayıncaya, onunla karşılaşıncaya kadar her oyunu gerçekle karıştırır, çözemeyecek uzunlukta cümlelerle kendi kabuslarını kendin yaratır, yüreğini bir zaman tünelinde kendi ellerinle boğarsın. |