Kitap Tanıtımı |
"Sen kimsin ve burada ne arıyorsun?"
"Devemi kaybettim onu arıyorum."
"Buranın saray olduğunu görmüyor musun?"
"Görüyorum, burada arıyorum."
"Be adam hiç burada yani sarayda deve aranır mı? Burada deve mi bulacağını sanıyorsun?"
"Ya sen! Ya sen! Bu atlas yorganlar, kadife yataklarda Allah'ı bulacağını mı sanıyorsun!"
Ne demek istemişti o meçhul adam? Bu cümle de neyin nesiydi böyle? Soruları sorduktan sonra cevapları da gönlünden kopup gelen bir kederle kendisi verdi: "O cümle bugüne dek biriktirdiği maddi veya manevi her şeyin küle dönüşüydü. O cümle iflah olmaz nefsinin yerlerde sürünüşüydü; gam bilmez dert bilmez gönlünün derde ve gama bürünüşüydü. Tüm kelimelerinin tüm cümlelerinin bir bez paçası gibi ardı ardına sökülüşüydü. O cümle bugüne dek doğru bilip de peşi sıra koştuklarının an içinde yanlışa dönüşüydü. O cümle ipek kaftanlarla örtülü bedeninin İbrahim gibi ateşe, İsmail gibi bıçağa sürülüşüydü. Nuh'un oğlunu tufana verişi, Yahya'nın bir ağaç arasında kesilişiydi. O cümle Musa'nın Sina dönüşü hayal kırıklığı, Harun'un cehalet ve cürete karşı ağlayışıydı. O cümle Yusuf'un gömleğinin arkadan yırtılışı, Yakub'un gözlerini yeniden aydınlığa açılışı; Yunus'un balığın karnındaki esaretiydi. O cümle Hacer?in yavrusuyla çöl ortasında bir başına kalışı, Asiye'nin Firavun'a bir ömür katlanışıydı."
Zonklayan başını yastığına bıraktığında düşünceleri hala savruk ve belirsizdi. Sıkıntılı anlarında yaptığını yapıp çareyi uykuda aradı ve bilinmeze doğru uykuya daldı. Yarın doğacak güneş onun için yepyeni bir iklimde uyanış olacaktı. |