Kitap Tanıtımı |
Aşkın Gözyaşları 1Yedinci ve en tesirli bıçak darbesi ensesine gelir boynu sağa doğru bükülmüştür. Dervişler yere kapanmasını bekleye dursun. Şems Hz. Peygamberin şu hadisini sesi boğuk mırıldanır: 'Allah'a kavuşmayı isteyeni Allah da sever' Dervişlerden birisi sırtına tekmeyi vurur. Yüzüstü taş zemine kapanır, dudağı patlamış, dişleri zemine dökülmüştür Siyah feracesi kanlar içinde bordoya dönmüştür. Saçlarından tutarak kafasını kaldıran dervişin niyeti Şemsin başını gövdesinden ayırmaktır . Baş derviş engeller. Bırakın son nefesini versin. Sonra da en yakın bir kuyuya atın. Kıyafetine sarp atın. Avluyu yıkayın. Sabah ile yola çıkarız. Şems hala son nefesini vermemiştir Sille taşının üzerindeki başını hafifçe göğe kaldırır ve: 'Allah ne güzel sevgilidir. Rabbim sana aşığım. Ve bu canı sana hediye ediyorum.' Mevlana içeri girer, mendili koklar eli titreyerek açar. İçinden san kağıda yazılmış bir not çıkar: 'Yemin ederim ki ölümümün gözlerinin önünde olmasını isterdim. Gör ki aşk için ölmek ne demekmiş.' Mevlana olduğu yere düşüp bayılmıştır.Geceden sonra doğan ve kalplerin çöllerini cennetlere çeviren bir gözyaşı bu. Çoraklaşmış ve çöle dönmüş kalpler; açın sadrınızı! Aşkın gözyaşları, serin serin, sağanak sağanak, üzerimize damlıyor; bakın gökyüzüne, nasılda aşk yağıyor..Aşkın Gözyaşları 2Ömrüm boyunca kaç kitap okudum bilmiyorum, lakin 'Aşkın Gözyaşları'nı okuduktan sonra anladım ki, meğerse ben hiç kitap okumamışım ve kara cahilmişim, 'Şems ve Mevlana' hakkında...Teşekkürler Sinan hocam...-Murat Göğebakan-En mahrem bir gecenin, en matemli anında akıyordu gözyaşları. Sırların habercileri, hızına yetişemiyordu gözyaşlarının. Çok konuştuk, biraz da susalım. Susalım ve ağlaşalım. Aşkın Gözyaşları sağanağında, yitik cennetimize yol bulalım. '5 Aralık 1273; Mevlâna gördüğü rüya ile kan ter içinde uyanır. Şems'in seneler önce kaldığı odaya girer. Taş duvarlar, tahta sedir, acem kilimi, odada her ne varsa hepsi Şems kokmaktadır. Bakışları duvarda gezinir. Senelerdir, hiçbir şeyin asılı olmadığı duvarda, bir levhayı fark eder. Okur yazıyı, kopar çığlık, atar kendini avluya.Karla kaplı taş zemine, yüzüstü düşüp bayılmıştır.' Aşkın Gözyaşları 3'Şems! Ey seyyarelerin en tekinsizi! Çarpacak bir beni mi buldun? İyi ki beni buldun. Hoş âmedî! Hoş âmedî! Seni arıyordum Şems! Ama dağıla dağıla. Seni bekliyordum Şems! Ama savrula savrula… Allah'ım beni Şems ile yarala! Öyle yarala ki akan gözyaşlarım cehennemi söndürsün. Ağlamaktan kör olup görmesem de cennetini. Sen varsın ya! Şems, Kimya'nın yüzüne doğru eğilirken, pencereden bir ışık huzmesi süzüldü odaya. Oda göz kamaştıracak bir şekilde ışıkla dolmuştu. Bir gül kokusu yayıldı odanın her yanına. Kimya başını pencereye doğru çevirdi. Hemen ayaklarını dizlerine, dizini ise karnına doğru çekti. Tıpkı bir bebeğin anne karnında durması gibi. Kimya yatağın içinde doğrulmaya çalıştı. Tebessüm etti. Dudağından; 'Efendimiz... Efendimiz...' Başı yastığın sağ ucuna düştü.'Herkes kendi yüreğinin diline uygun kitaplar okur. Bu kitapta okuyucu, içinin içtenlikle dolu sesini duyacaktır. Her bir bakışı ömrünün Şems'ini arayan, her bir adımı özünün aşk kapısını aralayan, Kimya'nın sessiz ağıtına aşkın gözyaşları ile katılan, o saf yüreklerini okuyacaklar.b>Aşkın Gözyaşları 4Tebrizli Şems'in dilinden Hallac'ı okumak... Aşk; bir elif miktarı sevilmek için gelen her çileye kimi zaman darağacında kimi vakit kör bıçaklar arasında bir vav gibi hamuş olabilmektir. Hamuş yani susmak. Susmak halvetti Hira'da, susmak En'el Hak'tı Hallac-ı Mansur'da, Hamuş olmaktı yârin alfabesiz halinde Mevlana'ca. Ve susmak visal orucuydu maşukta, iftarını şehadet şerbeti ile açan Şems misali. Suskunuz. Kin ve garazdan uzaktayız. Biraz dargın biraz da boz bulanığız o kadar. Aldatıldık biz de aşk yolunda. Yâre kırıldık ama yolu terk etmedik Şems. Sen yüreği yaralı olana gelirsin. Bize neden gelmiyorsun Şems? Hem vuslat hem hicransın dost yüreklim! Yanımızda bizimleyken yaramızda olmayan... Bizler de Mevlâna misali alıp kalemi elimize 'Hamuş' yazsak düşer miydin yollara? Gelir miydin acılarımıza? Dokunur muydun yüreklerimize?Ha: Hallac, Mim: Mevlana, Şin: Şems... Hamuştu onlar. En Sevgiliye sevdalıydılar. Aşkın uzun yol arkadaşları. Tüm kötülükleri güzellikle savuşturanlar, susanlar, iyilik kardeşleri, aşka namzet secde kardeşleri, susayanlar, ölüm sözcüğünü aşkın soluğundan içenler... Aşkın 'Hızır'ları...Sayfa Sayısı: 1150Baskı Yılı: 2014Dili: TürkçeYayınevi: Karatay Akademi) |