Kitap Tanıtımı |
Ey özlemimin adı yâr!
Gözbebeklerimde aksin, aynalarda suretin olmadıktan sonra n'eyleyim ben güzellikleri? N'eyleyim sensiz zamanı, baharı, kırları? N'eyleyim gülü, menekşeyi, lâleyi, zambağı? Gülüşler sensiz boş bana, ölüşler manasız Vuslatına koşmayan dakikalar, saatler anlamsız
Su seninle hayat bana; duâlar seninle anlamlı Sensiz geçen her gecem gönlümde hep gamlı Ben hasret mahkûmuyum sevgili, dünyan bana yasaklı
Özleminden çıldırdıkça geceleri, hasretin her gece yarısı kurdurduğu darağacının sabır sandalyesine çıkıp sabrımın nabzını ölçtüm dilimdeki duâlarla Yakardıkça yakardım Allaha
Geceyi bir tuz gibi bastım yarama
Anladım ki acıyan yerim kalmamış
Vurdukça vurdum kalbimin gizli köşelerine
Döndüm baktım ki hiç ders almamış
Üstünü örttüm elemlerimin
Yorganım kısa geldi hüzünlerime
Mehmet Nuri Parmaksız, günümüz Türk edebiyatında şiir, roman, deneme gibi edebiyatın birçok türünde aşkı merkeze alan bir edebiyatçı olarak karşımıza çıkıyor. Daha önce aşkı hem mısralar halinde terennüm etmişti, hem de roman boyutunda tahkiyeye dönüştürmüştü. Bu yeni çalışmasında ise nahif deneme üslubuyla aşkın çok farklı boyutlarını yokluyor. Araya sıkıştırdığı şiir parçaları da aslında denemeyle organik bütünlüğünü koruyan metinler.
Aşk konulu bu denemeler toplamında o, aşkı modernist bağlamda kısır bir çerçeve içine hapsolmaktan kurtararak, çok daha geniş bir atmosferde irdeleme yoluna gidiyor. Kâinatta hemen hemen her varlığın esrarı çözüldü, ama insanın barındırdığı yumak yumak esrar hâlâ tam olarak çözülemedi. İnsan bünyesinde de aşk hâlâ çok katmanlı esrarını bakir bir alan olarak koruyor. Mehmet Nuri Parmaksız, bu karmakarışık ve zengin aşk gizeminin derinliklerini keşfetme yolculuğuna devam ediyor.
Elinizdeki denemeler toplamında, aşkı olanca yumuşaklığı ve nahifliği içinde anlatmaya çalışıyor. Beşerî aşkla ilâhî aşkı iç içe ve paralel yapılar halinde sunmada derinlikli, yoğun ve yumuşak bir üslup deniyor.
Aşkı salt bağımsız ve soyut bir duygu olmaktan öte; onu tabiatla, mevsimlerle iç içe, doğal bir bütünlük içinde sergiliyor. Parmaksız, bu yeni metinlerinde âdeta çağdaş bir aşk mistiği olarak kaşımıza çıkıyor. Aşkın geçmiş, şimdi ve gelecek boyutlarında âdeta zamanın bütünselliği içinde idrak edilen evrensel bir duygu oluşunu ifade etmede oldukça başarılı.
Yazar, aşkı kendi başına salt sezgilere dayalı soyut bir duygu olarak sunmakla yetinmiyor; bunun yanında kültürel bir zemin üzerinde de aşkı okumaya çalışıyor. Mesela bu bağlamda Divan edebiyatımızın zengin birikimi yazara bir çıkış noktası sağlamış.
Mehmet Nuri Parmaksız, aşkı evrensel bir insanlık hali olarak takdim ederken; aslında onu kâlû belâ, dünya ve mahşer çizgisinde varlığını koruyan sonsuz bir süreç olarak algılayarak, bedenin fanîliğine karşın aşkın bâkîliğini belirginleştiriyor.
Mehmet Nuri Parmaksızın bu aşk konulu denemeleri, umuyorum gittikçe kabalaşan, çirkinleşen, sıradanlaşan ve materyalizmin koyu karanlığı içinde yuvarlanmakta olan insan için kendini yeniden keşfetmede bir kalkış noktası olacaktır.
Parmaksızın zaman zaman tanımlamaya, zaman zaman şiirselliğe, zaman zaman psikolojik çözümlemelere, zaman zaman sıcak, samimi, senli benli sohbete dönüşen bu metinleri Türk edebiyatının sahici metinleri arasında yerini alacaktır. |