Kitap Tanıtımı |
Gürültülü bir kalabalığın ortasında sessiz kulaklarıyla durdu önce. Yanından geçip giden insanları görmeye çalışırken duyduğu tokat sesiyle inledi kulakları. Gözleri, ağlayan çocuğuna tokat atan orta yaşlı anneye kilitlenmişti. Başka bakanları da oldu sarışın kadının, onların taşıdığı yalnızca meraklarını giderememe korkusuydu. Altın günlerinde elden ele verecekleri sarışın bir hikaye daha. Parmaklarını bir bir kulaklarının üzerine götürüp kısa bir süreliğine de olsa sağırlaşmayı denedi. Duyuları, aradıklarını bulmuş olmanın gafleti ve heyecanıyla onun bu gayretine karşı koydular. Kadın, ağlayan çocuğun kolunu kavrayıp çeke çeke götürdü. Bu gidiş Hasan’ın aylar boyu gördüğü tüm kabuslardan daha korkunçtu. Döneceğini bilmenin, İfrit’in kadını terk etmeyeceğini görmenin onu sardığı katı öfke ile yürüdü kalabalığın arasından. Sağında solunda insanlar, İfrit’in sokaklara döktüğü balık yemlerinin üzerine bilmeden basıp, vıcık vıcık olmuş ayakkabılarıyla çürümüş deniz mahsulü kokusunu duymadan; birbirlerini temizliklerine göre sınıflandırmak şaibesine hala inanarak adımlarını birbirine katıyorlardı. (Tanıtım Bülteninden) ) |