Kitap Tanıtımı |
İnsanın tek tek bir şeylerle haşır neşir olup onu bir kendi elleriyle, duygularıyla büyütmesi vardı, bir de kendinden bağımsız, orantısız büyüttüğü tanımadığı bir korku portresi vardı. Ben resmin dışında kalmamayı öğrenmiştim. Renkleri kendi seçmem gerekliliğini öğrenmiştim. Bir hatanın da hayatın boyunca silinemeyeceğini, ama onunla yüzleşerek çözüm noktasını keşfedebilme ihtimalinin olduğunu anlamıştım. Evet belki de büyükler haklıydı, hayat acımasız bir öğretmendi belki de kimi zaman. Ama bakış açısı değiştikçe insanların olayları tolere edebilme kabiliyeti, daha hızlı bir şekilde çıkıyordu insanın karşısına. Bu düşüncelerle inmiştim arabadan. Her zamanki yürüyüşümüzü yaptıktan sonra, varabilmiştik durağımıza. Dudu teyzem yine o güler yüzünü göstermişti bize, sıcacık oluyordu insanın yüreği bu gülümseme karşısında. İnsan insanın en büyük ilacıydı aslında. Bir de farkına varabilseydik keşke.
Fazla düşünmene gerek yok küçük hanım; Aklın yetemediğidir, aşk... |