Kitap Tanıtımı |
Şaîr, saçlarına güneş değmemiş kızların kayıtsız bir koşunun özlemini taşıyan gençlerin ülkesinde doğdu. İçinde bulunduğu şartları bahane ederek teslim olabilirdi. Acılarımız vardı bizim de ve yağma sofrasından beter sofralarımız, ne bir sınır karakolumuz oldu ne de kendi vatanımız. Her zaman biraz çaresiz her zaman biraz suçluyuz dediği halde sığmaz kabına. Kurak topraklarda doğduğuna bakmadan gözlerdeki denizi keşfeder. Kutupta bir bahar olduğunu ve buz dağları üzerine bir güneşin doğduğunu görür. Doğu topraklarının çatlaklarını çocukluğunun düş deniziyle doldurur. Beluga balinasıyla buzlu denizlerin gazabına uğrar, yağmurcunla.
Tutsakları öldürten albenisi ile özgürlük , inatçı bir hayal gibi suya yansır onun şiirinde. Bazen, rüzgar saçlarıma sataşıyor, hayal kırıklığı umutlarıma, bırakırım kendimi en karanlık, en hırçın sulara. Deyip pes eder gibi görünürken, birden sarılır kalemine ve sanıyor musun ki öyle kolay vazgeçerim davamdan, öyle kolay ölürmüyüm ben zafere ulaşmadan, elim kalem tutana dek şiir yazacağım diyerek yeniden direnişe geçer. Ve gidecek başka yeri olmayan asilerin bir gün mutlaka Rahmanın topraklarına döneceklerine inanır. |