Kitap Tanıtımı |
Yağmurun yağacağını herkesin bildiği ama bir türlü yağmadığı bir gündü. Gökyüzüne baktım,
martıların seslerini duyuyordum lâkin kendileri ortalıkta yoktu. Yanımdan geçen kızdan tanıdık bir
parfümün kokusunu aldım. Dilimin ucuna isimler geldi. Gel gör ki ne parfümün ne de bu parfümü bir
zamanlar kullanan kızın ismini söyleyebildim. Kız geçti gitti, parfümün kokusu bana kaldı. Şimşekler
çaktı göğü yırtarcasına. Mitolojideki tanrılar sanki harp halindeydi. Onca sese rağmen bir damla dahi
düşmedi fanilerin üzerine. Ortasından tramvay geçen caddede bir başıma yürüdüm.
Son yirmi yılda Türkiyenin geçirdiği sancılı değişimlerin kaosunda bir aşk hikâyesi. Mete, Pelin,
Seda. Her tercihin bir kaybediş olduğunu suratımıza vuran yorgun ve bir o kadar yaralı karakterler.
Eski bir defterin tozlu sayfalarında, kapanmamış hesapların tam ortasında duran Mete, ülkesi gibi
Araftadır ve tercih yapmak zorundadır. Peki, Arafta kalanların yazgısında mutlu bir son var mıdır? |