Kitap Tanıtımı |
“Yaşamalısın!” haykırışıyla açılan ve “Yaşamak o denli güzel ki!” avuntusuyla kapanan bir kitap Aramızdaki Fikret. Yazarın tabiriyle: her şeye rağmen. Bir kayıplar silsilesinin halkaları olan bu on öyküdeki her unsur zıddıyla birlikte var oluyor. Niyetin iyisi kötüsüyle birlikte, insanın güzeli çirkiniyle. Ama en çok yaşam ölümle birlikte. Siyah bir şemsiyeden adı olan bir sopaya, nesnelere yüklenen anlamlarla var oluyor Yurtçu’nun öyküleri. Kendinizi kandırın, diyor yazar; değişen kaldırım taşlarına, kapanan dükkânlara, yeni komşulara, ölüm kalımlara alışmak zorunda değilsiniz; bırakın, sizin aynanız da kırık kalsın; muhakkak eksilir insan. Aramızdaki Fikret, Kadıköy sokaklarına bir kapı aralıyor. Orada, “varlığını kendine kanıtlamak için” okurlarını bekliyor. “Yarıkkaya rüzgârını arkama alıp denize açılıyorum, güneş düşüyor yüzüme, içim ısınıyor. Ayaklarımı suyun içine daldırıyorum bir ahtapot bütün kollarıyla çekiyor beni dibe, boğuluyorum. Rüyalarımdan hep kâbusla uyanıyorum. Bir defterim var, unutmamak için her gün bir şeyler yazıyorum. Vakit gelir de bir gün yaşlılığa yenik düşersem yarısı silinmiş hafızam beni yarı yolda bırakmasın diye yazıyorum. Öldükten sonra hatırlanmak için değil, varlığımı kendime kanıtlamak için yazıyorum.” (Tanıtım Bülteninden) ) |