Kitap Tanıtımı |
'Sokakta rastlanan binlerce vakada –yolunuzu kesen bir araç, köpeğini tekmeleyen veya yerlere çöp atan biri– başkalarına saygı göstermeyip sıradan sağduyu ilkelerini bile hiçe sayarak birlikte yaşamanın koşullarını ortadan kaldıran kişidir aptal. Gerçekliğin tümüne değinmeden söylenebilecek ilk şey, bu tür davranışların çoğunun yalnızca söz konusu kişiyle ilgili olmaması, daha derin sorunların semptomları olmasıdır: tehlikeli ve zor çalışma koşulları, kaygı verecek kadar çığırından çıkmış eğlence ve tüketim endüstrisi, insanlar arasındaki ilişkileri düzenleyen yapıların başarısızlığı gibi. Sadece aptalların sosyal hayatın koşullarını yıkmasını değil, aynı zamanda bu aptalları üreten hasta toplumun işleyişini de hesaba katmak gerek.' Spinoza üzerine çalışmalarıyla tanınan felsefeci Maxime Rovere'in Türkçedeki bu ikinci kitabı bir etkileşimsel etik denemesi. Sağlıklı bir etkileşim ortadan kalktığında, karşılıklı güven kırıldığında bir otorite vasıtasıyla onu yeniden tesis etmeye çalışırız. Bu da genellikle saldırgan, sert, baskıcı hatta yıkıcı bir tutum olarak kendini gösterir. Kurumlarla ya da arkadaşımızla, patronumuzla ya da bir yabancıyla her gün öyle ya da böyle kendimizi içinde bulduğumuz bu türden etkileşim kazaları karşısında Rovere ahlakçı tutumu devreye sokmak, kendi normlarımızı dayatmak yerine, sinizme ve kayıtsızlığa kaçmadan felsefeye başvuruyor, yani okuru kendi kavramsal savunmalarını eleştirip yeni ufuklar aramaya davet ediyor. Rovere aptallığın, içinde hapsolduğumuz bir sistem olduğunu söylüyor ve bundan kurtulmak için düşüncelerimizi nasıl yönlendirebileceğimizi araştırıyor. Bu kitapta 'Aptallarla ne yapmalı?' sorusu 'Aptal olmamak için ne yapmalı?' sorusuyla birlikte yankılanıyor. 'Bir kişinin aptallığıyla baş etmek, her iki tarafın çatlaklarından hareketle iki dünyanın iç içe geçerek birbirini değiştirmesi anlamına gelir.' (Tanıtım Bülteninden) ) |