Kitap Tanıtımı |
Mutfaklardan yüreğimize ulasan lezzetler Anneannemin Tenceresi'nde hayat buluyor.
Yakıcı güneşin altında olgunlaştı başaklar... Türküler söylenerek kaynatıldı, yardımlaşarak öğütüldü evlerde. İçine, evinde gönlünde ne varsa koydu evin kadını. Sofraya emekle yoğurdugu çiğköfteyi, dantel işler gibi dikkatle açtıgı içliköfteyi, hepsini aynı yuvarlamak için didinip uğrastığı ekşili köfteyi koydu. Misa rine helva yapmak için törenle önce pirinci ıslatıp un haline gelene kadar havanda döverek öğüttü. Sonra helva yaptı ve sıcak sıcak peynirleri sünerken sundu telaşla.
Başından savma kültürü uğramaz bizim memleketlerin yemeklerine... Yemek ve emek iç içedir. Kim bilir ne savaşlar, ne kavgalar gördü bu gökyüzü. Kimler ne duygularla kaşıkladı aynı tabaktan. Tarihten her sayfa çevrildiğinde dünya yüzünde, en değismeyen şey mutfakta kaynayan bu tencereydi. O benim "anneannemin tenceresi". Bu tencerede çocukluğumdan kalan anneanneli lezzetler, sürekli farklı şehirler gezmenin getirdiği mutfak mozaiği, biraz da es, dost ve akraba tarifleri var. Kitabın ilham perisi Na a Kutlu, benim canım anneannemdir. Bence anneanneli hatıraları olmalı her çocuğun... İçinde biraz köfte, biraz pilav, biraz pirpirim salatası olmalı. Bize ait, bizden olan ne varsa çok değerli. Sahip çıkmalı, yaşatmalı... |