Kitap Tanıtımı |
Emir Timur ve Yıldırım Bâyezidin kitabımıza konu olan mücadelesi, tarih ilminin en ilgi çeken meselelerinden biridir. Timurun Hindistandan getirdiği filleri ve Osmanlı padişahının esareti gibi konular, bu tarihî hadiseyi kitlelerin hafızasına kazıyan unsurların başında gelmektedir. İlk Osmanlı tarih yazarlarının Ankara Savaşında alınan mağlubiyeti kaydetmede yeterli özeni göstermedikleri bilinmektedir. Bunun gerekçesi oldukça basittir. En başta, hanedan ve saltanatı yüceltmek gibi endişelerle kaleme alınmış olan bir eserden bu hezimeti teferruatıyla aktarması beklenemez. Timurun Anadolu Seferi ve Ankara Savaşının muasır kaynakları Nizamüddin Şâmî ve Şerefeddin Ali Yezdînin aynı isimleri taşıyan Zâfernâmeleridir. Bunlara İbn Arabşahın Acâibül-makdûr adlı eserini de eklemek gerekir. Bu üç eser olmadan Ankara Savaşını kaleme almak ilmî bir usûl değildir. Osmanlı tarih yazarlarının sultanlarını övmeleri gibi, Timurlu tarihçiler de Timur ve zaferlerinden övgüyle bahsederler. Bu yüzden çağdaş kaynakların taraf olduğu tartışmalı bir konuda yazmak cüretkârlık olarak görülebilir. Ancak, konu hakkında akademik düzeyde son yayınların 1934te Ömer Halis ve 1942de Alexandrescu-Dersca tarafından kaleme alındığı düşünülürse, Osmanlı Tarihinin bu mühim devresini ve hadisesini araştırmanın artık ertelenemez bir zaruret haline geldiği takdir edilecektir. 1402nin 28 Temmuzunda Ankaranın kuzeydoğusunda Çubuk Ovasında karşılaşan iki ordudan yenilen taraf Osmanlılar olmuştu. Padişah esir edilmiş ve esareti hayatının sonu olmuştu. Osmanlı tarihinde Fetret Dönemi, savaş sonrası toparlanmanın adıdır. Ancak kaybedilen yarım asır olmuştu. Fatihin İstanbulu fethi ile Osmanlının ulaştığı seviye, Yıldırım Bâyezidin Ankara Savaşı arifesinde devleti çıkardığı zirveye karşılık gelir. Kaybedilen yarım asrın hesabı budur. Bizans ve Avrupa da bu savaşın sonuçlarından doğrudan etkilenmiştir. Bizans yarım asır daha siyasî hayatına devam etmiş, Osmanlı ilerleyişinin durmasıyla Avrupa da rahat bir nefes almıştır. |