Kitap Tanıtımı |
Gidiyorum işte, der gibiydi. Sonra başını yavaşça eğdi. Çantasından bir şeyler çıkarmaya çalışıyordu. Pencerenin kırık aralığından bir defter uzattı. O defterdi. Al bunu! O buraya ait. Birinin hayatı emaneten elime tutuşturulmuş gibi, içimde tuhaf bir endişe uyandı. Onu ne yapacaktım? Gözlerimi defterden ayıramıyordum bir türlü. Sonra başımı kaldırıp, tekrar Feryalle göz göze geldim. Sadece göz kapaklarıyla selamladı beni. Yüzü, buğulanmış camın ardında kaybolduğunda, tren hareket etmeye başlamıştı. Defteri rasgele açtım: Aradan yıllar geçti. Ama yollarımız ayrılmadan önce bana söylediklerini hâlâ dün gibi hatırlıyorum; pamuk ipliğine bağlı olan hayatım, senin fazlasıyla hisli ruhuna ayak bağı olur diye korkuyorum. Kuşağım gibi, ben de erken ölümlere yazgılıyım ne de olsa... Yirmi Üç Aralık. |