Kitap Tanıtımı |
''Sehpanın üzerinde duran çantaya baktı. İçinden
dışarı sarkan kablolara takıldı gözü. O kabloların
bağlı olduğu düzenek zamanı geldiğinde kendi de dahil
kim bilir kaç masumun sonu olacaktı. Sonraki güne
yapacak işleri, gidecek yerleri, arayacak sevdikleri
ve umutları olan birileri beklemedikleri bir anda
acımasızca kopartılacaklardı hayattan.''
''İnsan ne kadar gözü kara, attı mı mangalda kül
bırakmıyor görünse de iş ilişkilere, maddeyi geçip
ruha ulaşmaya geldiğinde hepsi iflah olmaz korkaklar
olup çıkıveriyorlardı. Dışlanmaktan, reddedilmekten,
hata yapmaktan, diğerlerinin deneyimlerinden,
geçmişten veya gelecekten çekinen, ürkek birer çocuk
haline bürünürlerdi.''
''Yolunda gidiyordu işler ama Orhan'ın sabırsızlığına
ve heyecanına karşın daha yavaş davrandığını
düşündüğü Eda sıkıyordu canını. Belki de ağırlığından
çok umarsızlığı kızdırıyordu Orhan'ı. Evet, o
kayıtsız tavırları sinirlerini bozuyordu. Tam
ayrımında değildi durumunun ama kadına karşı yok yere
celallenmesi, öfke ile bilgisayarını kapatıp başka
işlere dalması bilinçaltında beklediği ilgiyi
görememesindendi aslında.'' |