Kitap Tanıtımı |
Mehmet, bir aşağılanma, içini yakan bir boşluk hissederek sustu. Havada zikzaklar çizerek başının üzerine düşmekte olan bastonu son anda farketti, sağ eli ile bastonu sıkıca tuttu. Bedeni terden sırılsıklam oldu, sanki dili tutuldu, konuşamaz oldu. Kalbi durdu. Nefesi kesildi. Bal kadar tatlı, kara, kapkara gözlerden kendini alamadı. Kiraz’ın bakışları bir ok gibi kalbine saplandı. Rüya mı görüyorum diye her iki avucunu da yüzünde gezindirdi. Genç kadının göğsü belirgin bir şekilde inip kalktı. Heyecana, başka bambaşka bir heyecana kapıldı. Yaşamı boyunca ilk defa böyle bir şey başına geliyordu. Mehmet’in sıcak, sevgi dolu bakışları onu sarstı. Kendi kendine mırıldanarak, “sevgi bu mu, aşk bu mu?” diye düşlere daldı. Birden uzun, siyah saçlarına iki güçlü el dolandı, yerlerde sürüklendi. Kalabalıktan bir gürültü, gök gürültüsü gibi, bozkırda bir tufan, kıyamet koptu sanki. Ağanın yaşça en büyük karısı Meryem, Kiraz’dan intikam alıyordu. Fırsat bu fırsattı diye kıskançlığını, öfkesini kusuyordu. Bıraksalar onu öldürecekti. (Tanıtım Bülteninden) ) |