Kitap Tanıtımı |
Ellerimi oksijen çadırının içine sokuyorum, işaret parmağımla okşuyorum. Elleri o kadar küçük ki... Ona değerken, inciteceğimden korkuyorum.
Dünya başıma yıkılıyor. Bir annenin böyle bir anda üzüntüden ölmesi mi yoksa tam tersi çok güçlü olması mı gerekiyor?
Öteki çocuklar kuş, kedi, köpek, ağaç resmi yaptı ama Aliyanın yaptığı resim beni çok şaşırttı. Bir çocuk içindeki duyguları bundan daha güzel nasıl anlatabilir?
Beynim duruyor, sadece nefes alıp verdiğimi hissediyorum.
Bir annenin yaşayabileceği en zor anlardan birini yaşıyorum.
Sevinçten hüngür hüngür ağlamaya başlıyorum. Ağlamama anlam veremeyen kızım, bana sımsıkı sarılıp gözümdeki yaşları siliyor.
O kadar yorgunum ki baba, ruhum öyle şiddetli depremler yaşadı ki... Bunun enkazı da çok büyük oldu.
Fakirlikten başka paylaşacak hiçbir şeyimiz yok derken, aslında çok şey ifade ediyorlardı. Yoksullukta bile bu kadar cömert olan bu insanların, bizimle paylaşacak daha çok şeyleri olduğunu öğrendim.
Ben onu zaten on metreden, güzel kokusundan tanıdım.
Hızla yanına yaklaşıp:
-Anne... Annem... Canım annem... diyerek sarıldım. |