Kitap Tanıtımı |
Asırlar boyu vazedilen mülkiyetin biçimi, devlet ve yaşam alışkanlıklarına ilişkin dini, geleneksel ve devletçi ahlak buyrukları, halkın davranış ve yaşam alışkanlıklarında ve devlete karşı kuşandığı tavırda tayin edici olmuştur. Bu durum insanın yarına yürüyüşünde önüne örülen önemli bir barikat haline dönüşmüştür. Bu demektir ki ister düşünsel açıdan, ister pratik eylem açısından zorun yasa hükümlerine karşı düşünce ve pratik karşı duruş, insanın özgürleşmesi adına zorunluluktur. Öyle ise toplumdan ayrışarak yalnızlaşma kaygılarına yenik düşerek, bu tür gerekçeler yaratarak egemenlerin asırlardır vazettikleri buyruklara uymak, kelimenin tam anlamıyla egemenliğin değirmenine su taşımaktır. Olması gereken o egemenlerin, eğitim, ahlak, kültürel ve ekonomik anlayışından, asırlardır vazedilen ahlak buyruklarından insanın yarına yürüyüşünden sapmamak adına sapmaktır. Yani diyorum ki, özgürleşmek için dini, geleneksel ve devletçi ahlaktan sapın. (Tanıtım Bülteninden) ) |