Kitap Tanıtımı |
Aşk ve akıl, insan varlığının iki temel sahasıdır; varlığının mahiyeti bu iki olguya bağlıdır. Aşk insânî bir olgu olduğu kadar, akıl da insânî bir olgudur. İnsandan başka hiçbir varlık âkil olmadığı gibi, insandan başka hiçbir varlık da âşık olamaz. İnsanın büyüklüğü akıl ve aşktan gelir. İnsan, çok ağır bir yük olan ilâhî emaneti, akıl ve aşk sayesinde taşımaktadır.
Fârâbî, İbn Sînâ, Muhâsibî, Suhreverdî gibi birçok filozof ve ârif, akıl ve aşk konularında çok şeyler söylemişlerdir. Marifet ehlinin büyükleri, hem aşk diliyle, hem de akıl diliyle konuşmuşlardır. Hâris el-Muhâsibî, Her şeyin bir cevheri vardır; insanın cevheri de akıldır; aklın cevheri de Allah'ın tevfikîdir. demiştir. Hakk Teâlâya en çok âşık olanlar, aynı zamanda insanların da en akıllılarıdır.
Ârifler ve filozoflar, aşk ve akıl konusunda ihtilâf etmelerine rağmen, bu ihtilâf özde bir ihtilâf değildir; marifetin değişik mertebeleriyle ilgilidir. Onlar aklı da Rabbânî bir nimet olarak kabul etmişlerdir. Kısaca, akıl ve aşk birbirleriyle uyum içerisindedirler.
Ma'rifet güneşinin nakli olmaz
Onun doğuş yeri can ve akıldan başka bir yer değildir.
-Mevlânâ- |