Kitap Tanıtımı |
AĞIR CEZALIK ANILAR (2. Baskı)
Hukuk Fakültesinde, öğrencisi olmakla kıvanç duyduğum Prof. Faruk Eremin tiyatroya da uyarlanan; Bir Ceza Avukatının Anıları adlı 40 sayfalık yapıtını okuduktan sonra, avukat olarak katıldığım beşyüz den fazla ağır ceza davasından ilginç olan elli kadarını kitap haline getirmeyi düşündüm. Yazmak için dosyaları incelerken o günlerin heyecanını yeniden yaşadım.
Faruk Hoca kitabının başlangıcında: Bir tuhaftır ceza avukatlığı. Ayıplamayacaksınız, kızmayacaksınız, ağlamayacaksınız da. Bunlar olmaz mı? Olur. Ama hep içinizde olmalı, Bakışlarınızda kaçak bulunmasın. Karşınızdaki suçlunun gözlerinin içine dostça bakın. Orada derdini dökmek isteyen insanı göreceksiniz. Bundan sonrası kolaylaşır. İnsan, insanın zehrini alır derler, halk dilinde. Ceza avukatlığının yansı budur demişti.
Avukatlık onurlu ve zor bir uğraştır. Yalnızca para kazanmak amacıyla, sonuç alınmayacak davaları kabullenen avukatın durumu, sonradan alacağı davaları ters yönde etkiler. Shakespearein dediği gibi Haksız bir dava için uğraş vermek cesaret sayılmaz.
Ceza avukatlığında elbette cesaret de gereklidir. Bir duruşma sırasında sanık avukatı olarak savunma yaptığım sırada, ölenin kardeşi; Bu avukat haksızların davasını alıp, onları haklı çıkarıyor, onu öldüreceğim dedi. Mahkeme Başkanı Hayri Bey, şikayetçi olduğum takdirde adamı tutuklayacağını söyleyince: Ateş düştüğü yeri yakar, kardeşi öldürülmüş, yüreği yanık, şikayetçi değilim. Ayrıca adam bilmeden beni övüyor dedim.
Avukatların, savunmalarını günlerce önce hazırladıktan sonra, tekrar okuyup adeta ezberlemesi gerekir. En fazla 8-10 dosya ile duruşmaya çıkan ceza avukatının, dosyaları yargıçlardan daha iyi incelemesi gerekir. Yargıçlar, duruşmalara hazırlıklı gelmeyen avukatların savunmada geçen isteklerini fazlaca önemsemezler.
Her meslekte olduğu gibi avukatlıkta da başarı kazanmak, işini severek çalışmaya bağlıdır. Hukuk yayınları, Yargıtay içtihatları izlenmeli, deneyimin önemli olduğu unutulmamalıdır. |