Kitap Tanıtımı |
Sahtecilik hakkındaki konular;
El yazısı
İmza karşılaştırması
Teknik bilgiler
Nüfus cüzdanı
Mühürler
Dünya pasaportları
Türkiye Cumhuriyeti Pasaportları
Bilirkişi raporları
İnsanların belge düzenlemesi, kullanması insanlık tarihi ile eşdeğerdir. Özellikle belge unsurlarının keşfi ile bu sistematik oluşmuştur. Bu icatlar insan hayatında büyük çığırlar açmıştır. Bu sayede insanlar, kendi dönemlerindeki kazanımlarını hem başkaları ile paylaşmışlar hem de gelecek kuşaklara büyük miraslar bırakmışlardır.
Yazı, insanların devlet adını verdiği organizasyonlar teşekkül etmeye başladıktan sonra, devlet ve teba arasındaki hukuku, devletle diğer devletlerarasındaki anlaşmaları ve halkın kendi aralarındaki ilişkileri tespit etmede en önemli araç haline gelmiştir.
İnsanlar ve tüzel kişiler ile devlet, belge ile ilgili kuralları belirlemekte, belirlenen kurallar doğrultusunda iş ve işlemlerin yürütülmesini kontrol etmektedir.
Bir belgenin resmi belge/hukuki olarak adlandırılabilmesi için kurallara uygun olarak hazırlanması gerekmektedir.
Bu kurallar, insanlar devlet organizasyon tarafından belirlemektedir. Her devlet kendi kazanımları ve gelişmişlik düzeyine paralel olarak bu kuralları tespit eder. Devlet tarafından tespit edilen bu kurallara uyulması zorunludur.
Resmi belgelerin sistematiği kuralları zamana ve ihtiyaçlara göre değişmektedir. Türkler eski ve köklü devlet geleneğine sahip bir millet olarak belgecilikte de örnek olmuştur.
Türk Devletlerinde resmi belgecilik her zaman önemli ve ayrıcalıklı bir yere sahip olmuştur. Osmanlı imparatorluğu döneminde resmi yazışma işleri Nişancıbaşı adı verilen vezir rütbesinde devlet adamları tarafından yürütülmüştür. Yine hükümdar tuğra, mühür ya da işaretlerini evrak üzerinde Hunlar zamanında bile görmek mümkündür.
Ülkemizde resmi belge kurallarını belirlemek amacıyla değişik tarihlerde ihtiyaca göre düzenlemeler yapılmıştır. Bu konuda yapılan en son düzenleme Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğünce yapılan düzenlemedir.
Evrakların (Belgelerin) hukuk sistemi içinde hukuki ilişkiler kurma ve hukuki işlemler oluşturma ve bunları ispatlama açısından önemi büyüktür.
Toplumda evrakların inandırıcılık ve doğrulukları konusunda kamu güveni denilen ortak bir inanç oluşturmuştur. Sahtecilik suçlarının konusu kamu güvenliğidir. Ortak ve toplumsal yaşamın huzur ve güven içinde olağan akışı takip ederek sürmesi bu güvenin devamı ve korunması için zorunludur.
Bir evrakın gerçeğe aykırı düzenlenmesi, ya da gerçek bir evraka ekleme yapılması, ya da evrakın tamamının veya bir kısmının değiştirilmesi eylemleri suç olarak kabul edilmiş ve bu tür eylemlerin kamu güvenini ve güvenliğini sarstığı kabul edilmiştir.
Günümüzde işlenen suç tiplerine her gün bir yenisi eklenmektedir. Özellikle internet, bilişim teknolojileri ve basım materyallerindeki yeniliklere paralel olarak sahtecilik suçlarında da bir profesyonelleşme görülmektedir. Bu profesyonelliğin ibresi çift yönlüdür. Bir yanda kolluk kuvvetleri, diğer yanda ise sahtekarlar.
Son zamanlarda evraklar üzerinde değişiklik yaparak ya da sahte evrak hazırlayarak pek çok kişi ve devlet zarara uğratılmaktadır. Sadece sahte nüfus cüzdanları ile çekilen krediler yüzünden her yıl milyonlarca lira kişi ya da suç şebekelerince aklanmaktadır.
Ancak sorun sadece sahtekarların/dolandırıcıların yakalanması ile bitmemektedir. Ceza adalet sistemi içerisinde yargılanmaları devam eden kişilerin yapmış oldukları sahteciliğin boyutlarını ortaya koyabilmek için özel teknikli incelemelere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu yüzden Kriminal laboratuarlar ve bilirkişilik sistemleri hayata geçirilmiştir.
Peki bilirkişi kimdir? Nasıl bilirkişi olunur? Belge incelemesi yapabilmek için hangi fakülteyi ya da enstitüyü bitirmek gereklidir?
Maalesef bugün ülkemizde her birey bir adli belge uzmanı olarak bilirkişilik yapabilmektedir. Sıklıkla güzel sanatlar, fizik, kimya ve makine mühendislerinin belge uzmanı olarak çalışması gerektiği çeşitli camialarda dile getirilmektedir. Oysaki Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluklarında yer alan belge inceleme konularında polis yer almaktaydı. Osmanlının son zamanlarında yer alan maddi deliller de ortaya koymuştur ki, belge inceleme işlemi polisle birlikte başlamıştır. Cumhuriyet döneminde ise 1937 yılında kurulan Polis Enstitüsünde uygulamalı daktiloskopi ve grafoloji dersi verilmiştir. Bundan cihetle uygulamada polis oldukça önemli bir konumdadır.
Son olarak ise belge incelemeleri konusunda ilk çalışmaları yaşan Polis Enstitüsünün günümüzde Polis Akademisi adı ile üniversite olması ve üniversitenin içerisinde -Adli Bilimler- adıyla bir bölüm açarak adli belge incelemeleri dersi vermesi de manidardır.
Ancak ülkemizde -gerçekten- yetişmiş insan sıkıntısı bu alanda da baş göstermektedir. Bu nedenle Adli Tıp Enstitülerinde de adli belge incelmeleri dersleri konulmuştur. Bu bölümleri bitiren üçüncü kişiler de belge inceleme uzmanı olabilmektedir.
Bu eser günlük hayatta sıklıkla karşılaşılan belge sahteciliğini konu edinmek için hazırlanmıştır. Meslek olarak belgelerle ilişkisi olanlar ya da olacaklar için bir ön inceleme, başvuru kitabı olması amaçlanmıştır.
Kitap on dokuz bölümden oluşmaktadır.
Birinci bölümde; Mustafa Kaygısızın kaleminden -Belgenin tanımı, anlamı ve geçerliliği- başlığı ile resmi ve özel belgeler arasındaki farklar, maddi sahtekarlıklar ve tasdik konusuna yer yerilmiştir.
İkinci bölümde; Mustafa Kaygısızın kaleminden -Belge incelemelerinin tarihçesi-ne ışık tutulmuştur. Özellikle Orta Asya Türklerine kadar dayanan bir şekilde belge incelemelerine yer verilmesi dikkat çekmektedir.
Üçüncü bölümde; Mustafa Kaygısızın kaleminden -Belgelerde sahtecilik bulguları ve incelemeleri- başlığıyla sahtecilik, belgeler üzerinde uygulanan sahtecilik yöntemleri ile adli grafolojinin alanlarına değinilmiştir.
Dördüncü bölümde; Mustafa Kaygısızın kaleminden -Kağıt- ana başlığı ile belge incelemelerinde temel kabul edilen kağıtların özellikleri, ölçüleri ve kağıt incelemesinde dikkat edilecek hususlara yer verilmiştir. |