Kitap Tanıtımı |
Adil yargılanma hakkı, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi tarafından kişilere tanınmış ve bu Sözleşme'nin 6'ncı maddesinde düzenlenmiş olan temel ve evrensel bir insan hakkıdır. Bu hak 2001 yılında 1982 Anayasasının 36'ncı maddesinde yapılan değişiklik ile de açık bir biçimde anayasal bir hak olarak mevzuatımızda yer almıştır.
Adil yargılanma hakkı ile hedeflenen, arzulanan, yargılamanın sonucunun adil olması değildir, şüphesiz bu da çok önemlidir, hatta en önemli şeydir. Zira yargılamadan adalet dışında bir şey beklenemez. Hakkın ortaya koyduğu olgu, bu sonuca varırken dürüst yollardan gidilmesidir. Bir başka ifadeyle kişileri diğer kişilere ve kamu otoritesine karşı koruma fonksiyonu icra eden yargılama işlevinin doğru, dürüst, hukuk devletine uygun bir biçimde başlayıp devam ettirilmesi ve sona erdirilmesidir.
Bu çalışmanın temeli, 2004 yılında Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuk Anabilim Dalında kabul edilen -İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinde ve Türk Hukukunda Adil Yargılanma- adlı doktora tezine dayanmaktadır. Tezde incelenen -Sözleşmenin İç Hukuktaki Yeri- konulu kısım bu çalışmada yer almamıştır. Tez konusunun seçiminde ve tezin hazırlanması ve bitirilmesi süreçlerinde gösterdiği desteklerinden dolayı tez danışmanım, değerli hocam Sayın Profesör Dr. Enver Bozkurt'a en içten saygılarımı sunmayı bir borç biliyorum. Aradan geçen zamana rağmen tez konusunun, hala öneminden hiçbir şey kaybetmemiş olduğu, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesine yapılan başvurularda olduğu gibi 23. 09. 2012 tarihinden itibaren Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolunun kabul edilmesiyle birlikte bireysel başvuru sisteminde de en çok başvurulan hak kategorisi içinde yer almasından anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuruların büyük bir çoğunluğunda adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiası yer almaktadır.
Tezde değinilen yargılama usulüne ilişkin usul kurallarında zaman içerisinde değişikliklere gidilmiş, kimi kurumlar ve mahkemeler yürürlükten kaldırılmış ise de İnsan Hakları Avrupa Mahkemesinin içtihatları büyük çoğunlukla aynı çerçevede devam etmiştir. Bu arada bireysel başvuru sistemiyle de Anayasa Mahkemesi tarafından adil yargılanma hakkı kapsamında önemli kararlar verilmiştir. Bu nedenle çalışmada değinilen usul kanunlarda yapılan değişiklikler güncellenmiş, Mahkemenin yapısında meydana gelen değişiklik işlenmiş, Mahkeme tarafından verilen kararlar mümkün olduğu ölçüde güncellenmiş ve bireysel başvuruda Anayasa Mahkemesinin konuyla ile ilgili değerlendirilen kararları da çalışmaya eklenmiştir.
Anayasa Mahkemesince verilen kararlara bakıldığında İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi tarafından benzer konularda verilen kararlara atıf yapıldığı ve bu kararlar doğrultusunda inceleme yapıldığı görülecektir. Dolayısıyla, İnsan Hakları Mahkemesi tarafından adil yargılanma hakkıyla ilgili verilen kararların güncelliğini koruduğu ve bu kararların referans kararlar olmaya devam ettiği söylenebilir. Zira Anayasa Mahkemesine 23. 9. 2012 tarihinden itibaren bireysel başvurunun kabul edilmiş olması, bundan sonra İnsan Hakları Avrupa Mahkemesinin kararlarının önemsiz olduğu sonucunu doğurmaz. Bir defa bu tarihten önce kesinleşen ve daha önce yapılmış olan başvurularda Mahkeme yetkili olduğu gibi, Anayasa Mahkemesinin kendisine yapılan başvurularda verdiği ret kararlarına karşı İnsan Hakları Avrupa Mahkemesine gidilme imkânı bulunmaktadır. |