Kitap Tanıtımı |
"68`li dönem"de, Denizler, Hüseyinler, Yusuflar, Sinanlarla aynı ideali paylaşıp, yeryüzü biraz daha aydınlık olsun diye yüreğinde kıvılcımlarla yola çıktığında, Atilla Keskin, Ortadoğu Teknik Üniversitesi son sınıf öğrencisiydi. Fedakarlık, inandığı yolda yürürken tehlikeyi hesap etmemek, ideal ve kader ortaklığı, o kuşağın en belirgin özellikleriydi. O günlerin önde yürüyenleri, ya öldürüldüler ya da hemen yanıbaşlarında bir arkadaş canında soludular ölümü. Denizlerin idam hükümlerinin okunduğu salonda, haklarında idam hükmü verilen sekiz gençten biri de Atilla Keskin`di.
En delikanlı yıllarını arasında, ömrünün yirmi yılını sürgünde gurbet elde geçiren Atilla`nın anılarında kuşağının, kavga günlerinin, kavga arkadaşlarının, özelikle insani derinliğiyle iz bırakmış duyguları ışıldıyor. Gülümseyişlerinde acılar gizli, acılarında gülümseyişler. Sesi, yaşamın içinden gelen insanın sesi: eğilip bükülmemeiş, sade, gerçek, içtenlikli...
Ve zaten sivil tarih de ipuçlarını böylesi kaynaklardan topamıyor mu? |