Kitap Tanıtımı |
Hukuk Devleti, tüm kurum ve kuruluşlarıyla hukuka bağlı olan ve insan haklarına saygıyı temel kabul eden devlet tipidir. Devletin üç erkinden biri olan Yürütme Organına bağlı kamu idaresi, -İdari Rejim-i kabul eden ülkelerde, idare edilenlere nazaran üstün yetki ve güçlerle donatılmıştır. İdare edilenlerin kendi aralarındaki hukuki ilişkilerde sahip olmadıkları bu üstün yetki ve güçlerle hareket ederek, toplumun ortak yararına olan kamu hizmetinin yürütümünü sağlamak üzere ey-lem ve işlemler yapan bu mekanizmanın, kimi zaman, hukuk kurallarının dışına çıkması, idare edilenlerin hak ve özgürlüklerini ihlal etmesi kaçınılmaz olabilmektedir. Güçlü idarenin bu tür işlem ve eylemlerinden kişilerin hak ve özgürlüklerinin korunması ve zararlarının giderilmesi için düşünülen çok sayıda önlemden en etkilisi, yargı organları tarafından gerçekleştirilen hukuka uygunluk denetimidir. Yargının bu denetimi dışında, hiçbir denetim mekanizması, bu korumayı yeterince sağlamaya elverişli değildir. İşte; bu yüzdendir ki, idarenin yargısal yoldan denetlenmesi, Hukuk Devleti niteliğinin olmazsa olmaz koşuludur.
Kıta Avrupasında ve bizde, bu denetim, Fransız Büyük Devriminin eseri olan Fransız Conseil dEtatsının kaynaklık ettiği İdari Yargı Düzeni tarafından gerçekleştirilmektedir. 10 Mayıs 1868 de Şurayı Devlet adı ile kurulan ve, daha sonra, Devlet Şurası adıyla Cumhuriyet kurumu haline getirilen Danıştayımızın yüksek mahkeme sıfatıyla tepesinde bulunduğu Türk İdari Yargı Düzeni, bugünkü şeklini, 1982 yılında kabul edilen üç önemli kanunla almıştır. 2575 sayılı Danıştay Kanunu, 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu olan ve daha sonraki tarihlerle çeşitli değişikliklere uğrayan bu üç kanundan sonuncusu, değerli meslektaşım Turgut CANDAN tarafından kaleme alınan bu kitabın konusunu oluşturmaktadır.
İdari yargılama usulü, mahkemelerin tarafsızlığının ve taraflarının yargılama işlevindeki eşitliğinin gerekli kıldığı, bilinen yargılama hukuku kuralları yanında, idarenin yürütmekte olduğu kamu hizmetinin ve İdari Yargının yapılanmasının özelliklerini de göz önünde tutan, Medeni Yargılama Usulünden farklı usul kuralları da içermektedir. Özellikle, bu kuralların ve bu kurallarla ilgili uygulamanın iyi bilinmesi, yargılamadan arzulanan sonucun alınabilmesi için gereklidir. Bu kuralların ihma-linin veya aykırı davranışların, çoğu zaman, hak kaybına neden olabileceği unutulmamalıdır. Her maddenin ayrı, ayrı incelendiği kitapta, uzun yıllar, titizlikle izlenen Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Yargıtay, Uyuşmazlık Mahkemesi, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin- yargısal içtihadı ile İdari Yargının iki yüz yıllık geçmişinin eseri olan bilimsel görüşleri, bol, bol görmek olanaklıdır. Yazar, incelediği maddenin düzenleme alanına giren usul hukuku kurumuna, söz konusu içtihat ve bilimsel görüşler çerçevesinde, otuz üç yıllık idari yargıçlık deneyimini ve bu deneyimin kendisine kazandırdığı birikimini de kullanarak, açıklık getirmeye çalışmıştır. Bu özelliği sebebiyle kitap, uygulamacılara, araştırmacılara ve davanın taraflarına, gereksinimleri olan bilgiyi sağlayabilecek niteliktedir.
Kitabın son bölümü, özellikle, kendi davasını kendisi takip etmek isteyen taraflar için son derece yol gösterici nitelikteki özgün dilekçe örneklerine ayrılmıştır. Böylece; okuyucuya, bu örneklerden ve maddelerle ilgili açıklamalardan yararlanarak, kendi dava veya savunma dilekçelerini üretme olanağı sağlanmış olmaktadır. İlgili bölümde Yazarın da değindiği gibi, -izinsiz- alınıp, bir çok kitapta, aynen kullanılmış olmaları, bu dilekçe örneklerinin sözünü ettiğimiz yararının kanıtıdır. |